..>* Yakup GÜRSES

..>*  Soyağacımız

 
 
 

DÜŞMANINIZIN DAHİ İNSAN OLDUĞUNU UNUTMAYINIZ -Hacı Bektaş Veli

 

  Şiirlerde Gezinti / Şiirlerde Gezinti 1 / Şiirlerde Gezinti 2

 

Ömer Hayyam (hayatı ve şiirlerinden örnekler)

Mevlana'nın Yedi Öğüdü

Yunus Emre (hayatı ve şiirlerinden örnekler)

Aşık Hüdai

Hüseyin Kaçıran

Aşık Veysel 

Kaygusuz Abdal

Neyzen TEVFİK

ÖMER HAYYAM'DAN SEÇMELER

Haksızlık etmekten sakın,hak yoluna gir

Yediğin ekmeği başkasına da yedir,

Cana kıyma, kimsenin sırtından geçinme

Seni cennete sokmak benden:Şarap getir!

O yakut dudakları kızıl kızıl yanan nerde?

O güzelim kokusu cana can katan nerde?

Müslümanlara şarap haram edilmiş derler,

İçmene bak, haram işlemeyen müslüman nerde?

Ey kör! bu yer bu gök bu yıldızlar boştur boş

Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş!

Şu durmadan kurulup dağılan evrende

Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!

Seccadeye tapanlar eşek değil de nedir?

Küfelerle riya çamuru yüklenir gezerler

İşin kötüsü, din perdesi arkasında bunlar

Müslüman geçinirken gavurdan beterler

Ben şarap içiyorum doğrudur

Aklı olan da beni haklı bulur;

İçeceğimi biliyordu Tanrı

İçmezsem Tanrı yanılmış olur.

Yeryüzünü gül bahçesine çevirmekten

Daha güzeldir bir insanı sevindirmen

Bin kulu azad edenden daha büyüktür

Bir hür insanı iyilikle kul edebilen.

Nerdesin? Sana baş kaldırmışım işte,

Karanlık içindeyim,ışığın nerde?

Cenneti ibadetle kazanacaksam

Senin ne cömertliğin kalır bu işte?

Aşk bir beladır, ama Tanrıdan gelme

Halk neden karşı kor Tanrı emrine

Bize her şeyi yaptıran kendi madem

Kulu sorguya çekmenin alemi ne?

Var mı dünyada günah işlemeyen söyle;

Yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle;

Bana kötü deyip, kötülük edeceksen;

Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden söyle.

Beni özene bezene yaratan kim? Sen!

Ne yapacağımı da yazmışsın önceden

Demek günah işleten de sensin bana

Öyleyse nedir o cennet cehennem?

Öldürmekte yaşatmakta senin işin

Bu dünyayı gönlünce düzenleyen sensin

Ben kötüyüm diyelim,kimde kabahat?

Beni böyle yaratan sen değil misin?

Dün özledim de seni coştum birdenbire

Çıktım senin yerin dedikleri göklere

Bir ses yükseldi ta yukarıda, yıldızlardan;

Gafil, dedi; bizde sandığın Tanrı sende

Güçlü olduğuna inandırdın beni

Bol bol da verdin bana vereceklerini

Yüz yıl günah işleyip bilmek isterim:

Günahlar mı sonsuz, senin rahmetin mi?

İçin temiz olmadıktan sonra

Hacı,hoca olmuşsun kaç para!

Hırka, tespih, post,seccade güzel:

Ama Tanrı kanar mı bunlara?

Ben ne Camiye yararım,ne Harvaya

Bir başka hamur benimki,başka maya.

Yoksul gavur,çirkin orospu gibiyim

Ne din umurumda, ne cennet,ne dünya.

Ne bilginler geldi,neler buldular!

Mumlar gibi dünyaya ışık saldılar

Hangisi yarıp geçti bu karanlığı?

Birer masal söyleyip uyuya kaldılar.

Dünya üç beş bilgisizin elinde:

Onlarca, her bilgi kendilerinde.

Üzülme; eşek eşeği beğenir;

Hayır var, sana kötü demelerinde.

Cennette huriler varmış, kara gözlü;

İçkinin de oradaymış en güzeli,

Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz;

Bak,bir yanda şarap, bir yanda sevgili.

Tanrı,cennette şarap içeceksin, der;

Aynı Tanrı nasıl şarabı haram eder?

Hamza bir arabın devesini öldürmüş

Şarabı yalnız ona haram etmiş Peygamber.

Öldük,dünyayı şaşkın bırakıp gittik,

Yüzlerce incimiz vardı delinmedik.

Sersemliği yüzünden bilgisizlerin

Renk renk düşünceler kaldı söylenmedik.

Kin nedir,haram nedir bilmez Hayyam

Ben haramı helali karıştırmam

Seninle içilen şarap helaldir

Sensiz içtiğim su bile haram.

 

Bilge, yüce varlığın seyrine dalar

Gafil ise onda dostluk düşmanlık arar

Deniz,deniz olduğu için dalgalanır

Çöpe sor, hep onun içindir dalgalar.

ÖMER HAYYAM

1047-1124

İranlı matematikçi,asronom,filozof,şair Ömer Hayyam Nişabur kentinde doğdu. Nişabur’da eğitim gördüğünden ve hayatının çoğunu Semerkand’da geçirdiğinden başka hayatıyla ilgili bilgi yoktur. Sarayda her türlü imkana sahip bir şekilde Şah’ın emrinde çalışmayı reddederek hayatını ilim araştırmaya adamıştır. İlmini genişletmek için zamanın ilim merkezi olan Semerkand,Buhara, İsfahan’a yolculuklar yapmıştır.1123-1124 yıllarında Nişabur’da ölmüştür. Onun katkıda bulunduğu ilimlerin başında cebir gelir. Üçüncü dereceden denklemler de dahil olmak üzere bir çok cebir denklemini sınıflandırmak için uğraşmıştır ve bunların bir kısmına çözüm de bulmuştur. “Makalat fi el cebir ve el Murakebe” cebir üzerine bir baş yapıttır. Denklemleri karmaşıklıklarına göre sınıflandırmıştır. Nitekim, Hayyam 13 farklı 3.dereceden denklem tanımlamıştır. Denklemleri çoğunlukla geometrik metot kullanarak çözmüştür ve bu çözümler zekice seçilmiş konikler üzerine dayandırılmıştır. Bu kitabında iki koniğin ara kesidini kullanarak 3.dereceden her denklem tipi için köklerin bir geometrik çizimi bulunduğunu belirtir ve bu köklerin varlık koşullarını tartışır.

Ayrıca Hayyam, Binom Açılımını da bulmuştur. Aslında Binom teoremini ve bu açılımdaki katsayıları bulan ilk kişi olduğu kişi düşünülmektedir. (Pascal üçgeni diye bilinen şey aslında bir Hayyam üçgenidir).Geometri alanında Öklid’in çalışmaları üzerinde durmuş ve parelel doğrular teoremine katkıda bulunmuştur. Hayyam Öklid’in 5. Aksiyomunu yani bir doğruya dışındaki bir noktadan sadece bir tek paralel doğru çizilebileceğini ifade eden axiomu kanıtlamak için uğraşırken bu axiomla üçgenin iç açıları toplamı arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmıştır.

Selçuklu Sultanı Melikşah, Hayyam’ı Rey’deki gözlemevine çağırmış ve güneş takvimi yapma görevini vermiştir. Hayyam oldukça doğru bir güneş takvimi yapmıştır. Takvimdeki hata oranı 3770 yılda 1 gündür ve Georgian Takvimine göre çok daha kesin bir takvimdir (3330 yılda 1 günlük hata oranı).Bir bilim adamı kimliğinin ötesinde Hayyam ayrıca çok ünlü bir şairdir.1839 yılında Edward Fitzgerald Rubailer kitabını İngilizce’ye çevirmiştir ve bu sayede batıda tanınmış ve klasikler arasına girmiştir. Bilindiği gibi, şiiri tamamiyle başka bir dile çevirmek neredeyse imkansızdır,özellikle şiir mistik ve felsefi derin anlamlar içeriyorsa, buna rağmen Rubailer kitabının çevirilerinin bu........ Hayyam’ın çok geniş ve zengin bir iç dünyası olduğuna işaret etmektedir. Hayyam çok sayıda kitap ve monografi yazmıştır. 10 kitabı ve 30 monografisi elimize ulaşmıştır. Bunların 4 tanesi matematik, 3 tanesi fizik, 3 tanesi metafizik, 1 tanesi cebir ve geometriyle ilgilidir.

SAYFA BAŞINA DÖN

 

MEVLANA’NIN YEDİ ÖĞÜDÜ

Cömertlikte , yardım etmede akarsu gibi ol.

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.

Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.

Öfke ve asabiyette ölü gibi ol.

Tevazuu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol.

Hoşgörülükte deniz gibi ol.

Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.


Şu müsbet ilmin kapısın açan                        

Biri Hacı Bektaş biri Atatürk                           

Bu vatana en çok emeği geçen                     

Biri Hacı Bektaş biri Atatürk                         

               ***                                                                              

Yazdıkları yazı Türkçe erenler                         

Konuştular sözü Türkçe erenler                      

Kim okuttu bizi Türkçe erenler                        

Biri Hacı Bektaş biri Atatürk                            

***                                              

Dönder ey tarihçi, sayfayı dönder                    

Eğer bilmiyorsan bileni gönder                             

En büyük öğretmen en büyük önder              

Biri Hacı Bektaş biri Atatürk    

                     

                          (Aşık Hüseyin KAÇIRAN)  


 

Balık susuz olmaz insan vatansız

Gönlüm Hacı Bektaş el'im Atatürk

İlmim nihayetsiz yolum hatasız

İlim Hacı Bektaş yolum Atatürk  

***

Okuyabilirsen insan bir ilim

Fikirden mantıktan geçiyor yolum

Birbirine bağlı gönlümle dilim

Gönlüm Hacı Bektaş dilim Atatürk

***

Hünkâr ruhumdaki yeşeren daldır

Atam o daldaki açılan güldür 

Tıpkı buna benzer buna misaldir

Dalım Hacı Bektaş gülüm Atatürk

***

İşte Hüdai'niz meydana geldim

Ben böyle inandım ben böyle bildim

 Bir yüce uludan bir dolu aldım

Ulum Hacı Bektaş dolum Atatürk

   

                                                                      (Aşık Hüdai)    


Allah birdir Peygamber hak

Rabbül alemindir mutlak

Senlik benlik nedir bırak

Söyleyim geldi sırası

***

Kürt'ü Türk'ü Çerkez'i

Hep Adem'in oğlu kızı

Beraberce şehit gazi

Yanlış var mı ve neresi

***

Kuran'a İncil'e bak

Dört kitabın dördü de hak

Hakir görüp ırk ayırmak

Hakikatte yüz karas

Bin bir ismim birinden tut

Senlik benlik nedir sil at

Tuttuğun yola doğru git

Yolldan çıkıp olma asi

***

Yezit nedir ne Kızılbaş

Değil miyiz hep bir kardaş

Bizi yakar bizim ateş

Söndürmektir tek çaresi

***

Kişi ne çeker dilinden

Hem belinden hem dilinden

Hayır ve şer emelinden

Hakikat bunun burası

 

Şu alemi yaratan bir

O'dur külli şeye kadir

Alevi Sünnilik nedir

Menfaattir varvarası

***

Cümle canlı hep topraktan

Var olmuştur emir haktan

Rahmet dile sen Allah'tan

Tükenmez rahmet deryası

***

VEYSEL sapma sağa sola

Sen Allah'tan birlik dile

İkilikten gelir bela

DAVAN İNSANLIK DAVASI 

SAYFA BAŞINA DÖN


 

YUNUS EMRE

(Yunus EMRE  Kimdir)

Hacı Bektaşı Veli, Horasan diyarından Rum'a (Anadoluya) gelip yerleştikten sonra yanına fakir halli kimseler gelir, nasip alır giderlerdi. O zaman Sivrihisar'ın Sarıköy denilen yerinde Yûnus derler bir kimse vardı. Yûnus fakir halli birisi idi. Bir vakit kıtlık oldu, Yûnus'da hediye olarak alıç götürüp bir şeyler istemek üzere Suluca Karahüyük'e doğru yola koyuldu.

Karahüyük'e varınca Hacı Bektaşı Veli'nin huzuruna çıkıp armağanını sunup "...ümiddir ki şu yemişi kabul edip karşılığında buğday veresiniz, aşkunuza kifâf edelim" dedi. Hacı Bektaş öyle olsun dedi. Yûnus birkaç gün orada eğlendi, gidecek olunca Hacı Bektaş'a haber verdiler o da "sorun bakalum ne ister, buğday mı nefes mi verelüm" dedi. Yûnus "ben nefesi neyleyeyim ,bana buğday gerek "dedi. Bunun üzerine Hünkâr  "varun Yûnus'a söyleyün ,alıcının bir tanesi için iki nefes verelüm" buyurdu. Yûnus dedi ki: "Ehil ayâlim var, nefes karın doyurmaz, lûtf ederlerse buğday versinler, kifâf edelim". Buu sözü Hünkâr'a arz ettiler, bu defa "Varun söyleyin, alıcının her çekirdeği başına on nefes verelim" dedi.Yûnus bunu da kabul etmedi. Buğdayları öküzüne yükleyip yola koyuldu.

   Yolda şöyle düşündü: "Vilâyet erine vardum, bana nasip sundular,alıcımın her çekirdeği başına on nefes verdiler,kail olmadum. Ne olmayacak iş ettim, gafil oldum. İmdi bu ruğday bir nice gün içinde tükenür, nefesse ölünceye dek tükenmez. O nasipten mahrum kaldum. Geri döneyim, erenlerin eşiğine varayım. Ola ki, himmet ettikleri nasibi vereler." Yûnus dönüp tekkeye geldi. Yûnus'un ahvâlini Hacı Bektaş'a arz ettiler.  Haca Bektaş buyurdu ki ;"o iş şimden sonra olmaz. Biz o kilidin anahtarını Tabduk Emre'ye verdik, varsın nasibini ondan alsın."

   Bu söz üzerine Yûnus yola koyuldu, Tabduk Emre'ye geldi. Yûnus Tabduk'un tekkesinde hizmete başladı, tam kırk yıl bu hizmette bulundu. Bir gün mecliste Tabduk Emre, Yûnus'a "Yûnus vakit oldu, o hazinenin kilidini açtık,sen söyle" dedi. Yunus'un gönlü açıldı. Gözlerinden perde kalktı, şevk denizine düştü. 

SAYFA BAŞINA DÖN

Ben devrişem diyen kişi iş bu yola Âr gerekmez

Devriş olan kişilerün  gönlü gindür dar gerekmez

Devriş gönülsüz gerekdür söğene dilsüz gerekdür

Döğene elsüz gerekdür halka berâber gerekmez

Halka benzetmeye işin süre gönlünden teşvişin

Yüz bini birdür devrişün arada ağyâr gerekmez

Eğer derviş isen devriş cümla âlem sana biliş

Fodulluğı hulka değiş arada ağyâr gerekmez

Devriş olan kişilerün miskinliktür sermâyesi

Miskinlikden özge bize mâl  ü şar gerekmez

Er elini aldum-ısa ere gönül virdün ise

İkrâr ile geldün ise pes ere inkâr gerekmez

Yûnus budur diyübeni derviş târümar gerekmez.

 

*****

Yücelerden yüce gördüm

Esbabsın sen koca Tanrı

Alem okur Kelâm ile

Sen okursun hece tanrı.

 

Asi kullar yaratmışsın

Varsın şöyle dursun deyü

Onları koymuş orada

Sen çıkmışsın uca Tanrı.

 

Kıldan köprü yaratmışsın

Gelsin kullar geçsin deyü

Hele biz şöyle duralım

Yiğit isen geç a Tanrı.

 

Kaygusuz Abdal yaradan

Gel içegör şu cür'adan

Kaldır perdeyi aradan

Gezelim bilece Tanrı.

 

Devrişlik hırkada tacda değil

Isılık ondadır saçta değildir

 

Var bir gerçek erden kuşan kuşağı

Anları kurt yemez ucda değildir

 

Hakk'ı ister isen Ademden iste

Irak'ta Mekke'de Hac'da değildir

 

Döğüp bir kardeşin hatırın yıkma

Eğilüp kıldığın secde değildir.

 

Aşk ile ölegör Kaygusuz Abdal

Aşk ile ölmezsen güçte değildir

 

SAYFA BAŞINA DÖN

MÜNÂCAT

Ya İlâhi ger suâl itsen bana

Bu-durur anda cevâbum uş sana

Ben bana zulm eyledüm itdüm günâh

N'eyledüm n'itdüm sana iy pâdişâh

Gelmedin hakkumda benüm kem didün

Toğmadın âsi beni-Âdem didün

Sen ezelda beni Âsi yazasın

Toldurasın âleme Âvâzesin

Her ne dilersen hakumdya işledün

Ne tuşa turdum-ısa sen tuşladun

Ben mi düzdüm beni sen düzdün beni

Pür ayıb nişe getürdün iy Gani

Gözüm açup gördüğüm zindân içi

Nefs ü hevâ pür tolu şeytân içi

Habs içinde ölmeyeyin diyü aç

Mismil ü mundâr yidüm bir iki kaç

Nesne eksüldi mi mülkünden senün

Geçdi mi hükmüm ya hükmünden senün

Rızkunı yiyüb seni aç mı kodum

Ya yiyüb öynüni muhtaç mı kodum

Geçmedi mi intikamun öldürüp

Çürüdüp gözümi toprak doldurup

Kıl bigi köpri yaparsın geç diyü

Sen seni gel duzahumdan seç diyü

Kıl bigi köpriden âdem mi geçer

Ya düşer ya tayanur yahud uçar

Kullarun köpri yaparlar hayr içun

Hayri budur kim geçeler seyr içün

Tâ gerek bünyâdı muhkem ola ol

Ol geçenler eydeler uş toğru yol

Terazi kurdun hevâset dartmağa

Kasd idersün beni oda atmağa

Terezi ana gerek baklal ola

Ya bezirgân tâcir ü attâr ola

Sen basirsin hod bilürsin hâlümi

Pes ne hâcet dardasın a'mâlümi

Şimdi dirsin seni oda urayım

Şerrün hayrun artuğısa göreyim

Şerri az itmek değül mi hayrı çok

Hayrı çok itmek değül  mi hayrı çok

Çün günâh murdarlarun murdarıdur

Hazretün hod yaramazlar arıdur

Pes niçün murdarı açup dartasın

Sen gerek lûtf ile anı örtesin

Sen temâşâ  kılasın ben hoş yanam

Hâşa l'illâh senden iy Rabbü'l-enâm

Bir avuç toprağa bunca kil u kâl

Neye gerek iy Kerim-i Zü'l celâl

Çün sana değmedi Yûnus'dan ziyân

Sen bilürsin Âşikârâ vü nihân

Değmesün senden dahi budur cevâbl

Son sözüm "V'allâhu a'lem bi's-sevâb

 

NE ARARSIN TANRI İLE ARAMDA

 

Ne ararsın Tanrı ile aramda

Sen kimsin ki orucumu sorarsın?

Hakikaten gözün yoksa haramda

Başı açığa neden türban sorarsın.

 

Rakı, şarap içiyorsam sana ne

Yoksa sana bir zararı, içerim

İkimiz de gelsek kıldan köprüye

Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.

 

Esir iken mümkün müdür ibadet

Yatıp kalkıp Atatürk’e dua et…

Senin gibi dürzülerin yüzünden

Dininden de soğuyacak bu millet.

 

İşgaldeki hali sakın unutma

Atatürk’e dil uzatma sebepsiz

Sen anandan yine çıkardın amma

Baban kimdi bilemezdin şerefsiz.

                            Neyzen TEVFİK

 

 


              Bu sitede yayımlanan tüm materyal, kaynak gösterilerek alınabilir.

Önemli not: Sitemiz amatör bir site olup ticari amaç gütmemektedir. Sitemizdeki yazıların bütün hakları yazarlarına ait olup yayımı istenmediği takdirde yayından derhal kaldırılacaktır.

13.07.2002    TARİHİNDE  TRT 2' DEKİ "Internet TV" PROGRAMINDA SİTEMİZ  ÖNERİLMİŞTİR

 

Bu sayfanın son güncelleştirilme tarihi Ocak, 2021

31/12/2020 tarihinden itibaren ziyaretçi sayısı