DÜŞMANINIZIN
DAHİ İNSAN OLDUĞUNU UNUTMAYINIZ -Hacı Bektaş
Veli
A-
Üniversite Adaylarına Tavsiyeler
B-
ÖSS ve Stres
ÜNİVERSİTE ADAYLARINA TAVSİYELER!
Değerli Üniversite adayları; Çalışmak iyi
bir alışkanlıktır. Sabah ve öğleden sonraki saatler verimli çalışmak için en
uygun zamanlardır. Gereksiz işlerle bu zamanları harcamak yerine bu saatlerde
çalışmayı alışkanlık haline getirmeli ve bu alışkanlığı yaşamınız boyunca da
sürdürmelisiniz. Kesinlikle aç ve yorgunken ders çalışmayınız. Öncelikle
fiziksel ihtiyaçlarınızı giderip bedeninizi ders çalışmaya hazır hale getiriniz.
1-“Gece 2’ye kadar ders çalıştım,sabah da
saat 5’te kalktım. Sınavım yine de istediğim gibi geçmedi !” Bu yakınmayı hep
duyarız...
Oysa hepimizin bildiği gibi, önemli olan, dersin
başında kaç saat geçirdiğiniz değil, zamanı nasıl geçirdiğinizdir! Son geceye
kadar sıkıştırılmış bir sınav çalışması için geç vakitlere kadar uykusuz kalmak,
sınava hazırlanmak için pek güvenilir bir yol olmasa gerek!
2-Başarının Programı:
Esen rüzgarlara kendini bırakarak, istediği limana
ulaşmak isteyenleri bekleyen son, tam bir hayal kırıklığıdır. Üniversite
sınavlarında, şans faktörünün oranı %0’a yakındır. Çünkü, arkadaşlarınız işi
şansa bırakmıyor. Planlı, programlı bir çalışma yürütüyor.
Planlı çalışma yürüten arkadaşlarınız varken, sizin
işi şansa bırakmanız, erkenden havlu atmak olacaktır.
Planlı çalışma, nereye ve nasıl gideceğinizi
mantıklı bir biçimde, önceden kararlaştırmaktır. Öğrencinin geçerli ve verimli
bir program hazırlayabilmesi için öncelikle, günlük yaşantısında yer alan
olayları ve zaman kaybına yol açan nedenleri belirlemesi zorunludur.
3- Çalışma Programı Hazırlayın!
Haftalık ders çalışma programı hazırlarken, günlük
faaliyetlerinizi, haftanın her günü, için ayrı ayrı gözden geçirmelisiniz. Okula
gidiş-dönüş saatleri, çalışma için ayrılacak süre, yemek arası, dinlenme, gezme,
TV ve diğer işler için ayrılacak zamanı önceden belirlemelisiniz. Uygulanabilir
bir programın hazırlanabilmesi için tüm bu etkinlikleri, gerçekçi bir biçimde
planlamanız gerekir.
4- Kaygılanmayın!
Yüksek sınav kaygısı, öğrencinin başarısızlığına yol
açan en önemli faktörlerin başında gelmektedir. Araştırmalar, yüksek kaygının
özellikle orta zeka düzeyindeki öğrencilerin başarısını daha çok düşürdüğünü
göstermektedir.
Yüksek Kaygı=Düşük Başarı;
Düşük Kaygı=Yüksek Başarıdır.
5- Erteleme! Ya da “Yarın çalışırım!"
“Ertelemek” hangi sebepten olursa olsun kötü bir
çözüm yoludur. Bir şeyi yapmak için, en iyi ve elverişli zaman “Bugün”dür.Ders
çalışmanın, insanın keyfinin yerinde olması veya olmamasıyla bir ilgisi elbette
vardır ama, bu ilgi en aza indirgenmek zorundadır. Bu keyfiyetten kurtulmak ve
zamanı doğru kullanmak, veriminizi arttırmak için program yapmalısınız ve bu
programı yazılı bir hale getirmelisiniz.
Çalışma programı hazırlandıktan sonra, çalışma
odanızın görülebilecek bir yerine konularak günlük çalışmalarınızı düzenli
olarak kontrol etmelisiniz! İnsan hazırlıksız olduğu durumlarda korkar!
Hazırlanması gereken derslerin birikip ağırlaşması, zamanın daralması, sizden
beklentilerin artması ve bütün bunların altından nasıl kalkacağınızı bilmemeniz,
üzerinizde bir yük oluşturarak sizi bıkkınlık ve karamsarlık noktasına
getirebilir.
6- Gümüş günler, altın saatler boş geçmemeli.
Sınava başlangıçta hepimizin eşit olarak sahip
olduğu tek şey zamandır.
Sorun; ne kadar zamanımız olduğunda değil, sahip
olduğumuz zamanı nasıl kullandığımızdadır.
7- O seni değil, sen onu yönet!
Televizyondan uzak durun. Çünkü televizyon, zaman
yiyen en büyük canavardır. Sizi pasifize eder. Düşüncelerinizi köreltir. Evet,
televizyon çağdaş bir iletişim aracı. Tümüyle uzak kalmanız, elbette mümkün
değil ama, en azından programlarını günlük olarak gözden geçirin, seçici olun.
Televizyon sizi değil, siz, televizyonu seçin. Kendinize şunu sorun “Hangisi
benim için daha önemli sınavlarda başarılı olmak mı, yoksa televizyondaki
program mı?”
8- “Bir gün çalışmamakla bir şey olmaz!”
Diyerek kendince geçerli mazeret yaratan bir
öğrencinin bu eğilimi, bir sonraki ders çalışma sırasında, ona karşı olumsuz
kullanılmak üzere depo edilir. Hayatınızın denetimi kendi elinizde olmalı!
Erteleme; ertelemeyi doğurur. Her gün, amacınız doğrultusunda atacağınız küçük
bir adım, yıl sonunda size istediğiniz başarıyı kazandıracaktır.
9- Yüksek sesle okumanın, yüksek faydaları
var!
Yüksek sesle okuyun! Okuduğunuzu belleğinizde yüksek
sesle tekrarlayın. Okuduğunuzu yazın, özet çıkarın! Çevrenizdeki koşullar şayet
yüksek sesle okumamıza olanak vermiyorsa, bu durumda elinize bir kalem ve kağıt
alarak, okuduğunuzu yazın veya özet çıkarın. Bu da iyi bir yöntemdir.
10- Akılda kalması için iyi not tutmalısınız!
Not tutma, öğrenmenin en büyük düşmanı olan unutmayı
önlemektedir.
Not, ders sırasında tutulduysa, ilk tekrar, tutulan
notların gözden geçirilmesi şeklinde olmalıdır.
Daha sonraki tekrarlar, hiçbir yere bakmadan hatırda
kalanların, başka bir sayfaya yazılması ve daha sonra esas notlarla
karşılaştırılarak eksiklerin giderilmesi şeklinde olmalıdır.
Ders dinleme becerilerini geliştiren öğrenciler, not
tutarak ve anlaşılmayan yerleri, anında öğretmene sorarak, derse aktif şekilde
katılırlar.
11- “Aklımı seveyim... Ben çalışmadan da
başarılı olurum!”
Bazıları, kendine güvenmekle, hava atmayı birbirine
karıştırırlar. Oysa başarının en kolay ve en kısa yolu ÇALIŞMAKTIR. Başarının
%1 İLHAM; %99'u çalışmakla olur.
ÖSS VE
STRES
Her yıl Türkiye'de milyonlarca genci ve ailesini
etkileyen ÖSS dediğimiz önemli bir yaşam olayı mevcut. Bu yaşam olayı Psikolojik
etkileri açısından son derece önemli olmasına karşın bazı yönleri ile çok fazla
üzerinde konuşulmayan bir konu. Milyonlarca insanı etkileyen bu olay elbetteki
en çok liseyi yeni bitirmiş veya mezuniyetten çok fazla zaman geçmemiş 16-18
yaş gençleri ilgilendirmektedir. Duygusal ve sosyal olarak en dalgalanmalı yaşam
yıllarında gençlerin bir de üniversite ile ilgili olarak stres yaşaması onların
psikolojik yönlerini çok olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Görüştüğümüz bütün
gençler bizlere bu konudaki yaşadıkları sorunları sıklıkla dile getirmekte ve
yaşadıkları olumsuzluklar adına çözüm arayışına gitmektedirler. İsterseniz ÖSS
sınavı ve bu sınav süreci ile ilgili olarak gençlerin yaşadığı bazı
olumsuzlukları gözden geçirelim.
1-) ÖSS sınavı liseden sonraki meslek
hayatını belirleyecek olması nedeni ile gençler için ciddi anlamda bir stres
kaynağı olmakta ve bu konuda gelecek adına endişelerini artırmaktadır.
2-) Sınav sistemi nedeni ile gençler tam bir
yarış havasına girmekte ,bulundukları rekabet ortamı gençleri daha da gergin ve
huzursuz hale getirerek bu konudaki sıkıntılarını artırmaktadır.
3-) Okula ek olarak Dershaneye gitmek
zorunda kalındığından ve dershane ücretlerinin aşırı pahalı olması dolayısı ile
bu konuda aileler o dönem için maddi zorluğa girmekte ve ailelerin çocuklarından
beklentilerini artırmaktadır. Bu durum gençler üzerindeki mevcut başarı
beklentisi stresini büyüterek onların bu konudaki çözümsüzlük duygularını
çoğaltmaktadır. Ek olarak sınava bağlı performans kaygılarını artırmaktadır.
4-) Dershaneye gidemeyen gençler çoğunlukla
kendilerini sınava hazırlanma ve kazanma konusunda daha yetersiz ve desteksiz
hissetmekte ve bu durum onların çalışma performansını negatif yönde
etkilemektedir.
5-) Bazı aileler çevrenin de etkisi ile
sınavı ''olmak yada olmamak'' gibi algılamakta ve ciddi derecede kaygılı
davranmakta, bu kaygı gençlerin ailelerinin gösterdiği gerginlik ve panikten
etkilenmelerini sonucunu getirmektedir. Sonuç olarak ailenin sınav konusunda
gösterdikleri aşırı kaygı ve panik durumu çocuklarının başarısını artırmak
yerine ciddi derecede azaltmaktadır.
6-) Bazı Okul , Dershane ve Ailelerin aşırı
başarı baskısı bazı gençleri ''yarış atı'' konumuna sokmakta ve onların sınav
harici kendi psikolojik yönlerini ikinci plana atmaktadır.
7-) Ders çalışma gerekliliği nedeni ile
sosyal ilişkileri ve eğlenme zamanları azalan gençler bu dönemdeki stres
durumundan daha fazla etkilenerek , daha tahammülsüz hale gelebilmekte ve
psikolojik yönden ciddi gerilim içine girebilmektedir.
8-) Anne ve babanın yüksek düzeyde başarı
beklentisi ( yani çocuklarının başarabileceğinden daha yüksek bir beklenti)
gençlerin sınavı başarmaya yönelik kaygı ve endişelerini çok önemli ölçüde
artırmaktadır.
9-) Sınavı kazanamama durumunda bir çok
ailenin çocuğuna iş ve meslek imkanı sağlama açısından zorlanması gerçeği
karşısında bir çok gençte sınav sonrası için belirsizlik düşüncesini
oluşturmakta ve '' başka alternatif yok '' düşüncesi nedeni ile onların gerilim
ve huzursuzluğunu artırmaktadır.
10-) Kendi istediği meslek haricinde anne
baba ve çevrenin istediği meslek seçimine zorlanan gençlerde ciddi derecede
ikilem ve bu konuda içsel çatışma oluşmakta ve sınav performansını
etkilemektedir.
11-) Olumsuz sınav sonuçları dolayısı ile
beklediğini ve bekleneni elde edemeyen gençlerde suçluluk ve yetersizlik
duyguları ile birlikte uzun süre psikolojik zorluklar yaşanabilmektedir.
12-) Ders çalışma ve sınava hazırlanma
sürecinin gittikçe daha uzun hale getirilmesi (hatta bazı öğrenciler Lise-1 den
itibaren sınav için yönlendirilmekte) , onların yorgunluğunu artırarak çalışma
performansını azaltmaktadır.
13-) Uzun süre (genelde sene başından sene
sonuna kadar) ders çalışmak zorunda kalan gençlerde , tahammülsüzlük , çabuk
sinirlenme , çabuk yorulma , öğrenme performansının düşmesi , mutsuzluk , anne
baba ile çatışmalarda artış , uyku ve yemek düzenlerinde değişiklikler
görülebilmektedir.
14-) Dershaneye ek olarak okul başarısını da
devam ettirmek zorunda olan gençlerin başarılı olma kaygısı daha da artarak
sınava bağlı zorlukları artırmaktadır.
15-) Çalışma motivasyonunu sağlayamayan
gençler değişik sıradan bahaneler ile sınava çalışma hızlarını azaltarak başarı
hedefini yakalayamamaktadır.
16-) O döneme ait dalgalanmalı duygu durum ,
sınava çalışmayan arkadaş çevresi , evde uygun olmayan çalışma ortamları , kolay
ulaşılan ve uzun zaman harcanan kitle iletişim araçları , gençlerin günlük ders
çalışma ve öğrenme motivasyonlarını azaltmaktadır.
17-) Sadece başarı beklentisi olan gencin o
döneme ait zorluklarını dikkate almayan , çocuğunu anlamak için gayret
göstermeyen , olayın sadece tek yönünü düşünen ve bu aşamada çocuğunu
psikolojik olarak yalnız bırakan anne babalar sınav başarısını ve çalışma
motivasyonunu olumsuz etkilemektedir.
18-) Bazı anne babalar tarafından yapılan
önemli hatalardan biride çocuğunu daha başarılı olan diğer arkadaşları ve daha
önce başarıyı yakalamış farklı kişiler ile sürekli kıyaslayarak çocuklarının
başarı kaygılarını ve performans anksiyetelerini artırmalarıdır.
19-) Artan kaygı ve stres durumu nedeni ile
bazı bedensel belirtiler ortaya çıkabilmekte ( baş ağrısı , mide bulantısı ,
ders çalışmaya başlayınca uyuklama vb) bu belirtiler öğrenme ve ders başarısını
olumsuz etkilemektedir.
20-) Muhtemel kötü sınav sonuçları
sonrasında bilinçsizce yapılan yargılama ve eleştiriler öğrencilerin
sıkıntılarını artırarak anne baba - genç ilişkilerinin bozulmasına ve sonraki
senelerde ki sınav performansının negatif etkilenmesine neden olabilmektedir.
Unutulmalıdır ki ideal ve psikolojik yönden rahat
bir öğrenme ve çalışma ortamı öğrencinin başarısını artıracaktır. Ve her bir
genç kendi kapasite ve yeteneğine uygun bir yüksek öğrenim kurumuna
girebilecektir. Öğrenmeyi azaltan en önemli negatif etkenlerden birisi o olay
ile ilgili yaşanan stres ve kaygı (anksiyete) durumudur. Bu durumda bir kısır
döngü oluşmakta , öğrenci aslında rahat bir ortamda öğrenebileceği bir çok şeyi
kaygı ve stres ortamında öğrenememekte ve bu başarısızlık onun kaygı durumunu
daha da artırmakta ve giderek bu döngü ile öğrenme kabiliyeti azalmaktadır.
Yukarıda sıraladığımız kaygı durumunu artıran ve stresi artıran etkenler
dolayısı ile peformans kaygısı dediğimiz durumu oluşturmaktadır. Ders çalışma
sırasında gösterilen stres ve sınava ait yanlış inanışlar sınav sırasında da
kendisini göstermekte ve normalde yapılabilecek sorular sınav sırasında
yapılamamaktadır.
Bütün bunlara ek olarak anne babalara ve bu konu
ile ilgili herkese tavsiyemiz ; bu sınav süreci ve sınav sonuçlarının öğrenilme
aşaması içinde mümkün olduğunca öğrencilere psikolojik destek sağlayarak ,
onların bu sıkıntılı dönemlerinde yanlarında olmak ve olumlu yönlendirme ile
başarı artışının sağlanması gerekliliğidir.
Gençlerde olabilecek depresyon , dikkat eksikliği
durumu , anksiyete bozuklukları , o an için etkili psikososyal stres faktörleri
, uyum güçlükleri , sosyal çevre ve aile ile ilgili ilişki sorunları ve bazı
psikiyatrik rahatsızlıklar ders ve okul başarısızlığını artırmaktadır.
Bütün gençlere ve anne babalara stresten uzak ve
başarı dolu bir ÖSS süreci dileriz.
(ÖSS ve Stres bölümü Kırklareli Ram tarafından
hazırlanmıştır)

Bu sitede yayımlanan tüm materyal,
kaynak gösterilerek alınabilir.
Önemli not:
Sitemiz
amatör bir site olup ticari amaç gütmemektedir. Sitemizdeki yazıların
bütün hakları yazarlarına ait olup yayımı istenmediği takdirde yayından
derhal kaldırılacaktır.
| |