..>* Yakup GÜRSES

..>*  Soyağacımız

 
 
 

DÜŞMANINIZIN DAHİ İNSAN OLDUĞUNU UNUTMAYINIZ -Hacı Bektaş Veli

A- Üniversite Adaylarına Tavsiyeler

B- ÖSS ve Stres


ÜNİVERSİTE ADAYLARINA TAVSİYELER!

         Değerli Üniversite adayları; Çalışmak iyi bir alışkanlıktır. Sabah ve öğleden sonraki saatler verimli çalışmak için en uygun zamanlardır. Gereksiz işlerle bu zamanları harcamak yerine bu saatlerde çalışmayı alışkanlık haline getirmeli ve bu alışkanlığı yaşamınız boyunca da sürdürmelisiniz. Kesinlikle aç ve yorgunken ders çalışmayınız. Öncelikle fiziksel ihtiyaçlarınızı giderip bedeninizi ders çalışmaya hazır hale getiriniz.

1-“Gece 2’ye kadar ders çalıştım,sabah da saat 5’te kalktım. Sınavım yine de istediğim gibi geçmedi !” Bu yakınmayı hep duyarız... 

Oysa hepimizin bildiği gibi, önemli olan, dersin başında kaç saat geçirdiğiniz değil, zamanı nasıl geçirdiğinizdir! Son geceye kadar sıkıştırılmış bir sınav çalışması için geç vakitlere kadar uykusuz kalmak, sınava hazırlanmak için pek güvenilir bir yol olmasa gerek!

2-Başarının Programı: 

Esen rüzgarlara kendini bırakarak, istediği limana ulaşmak isteyenleri bekleyen son, tam bir hayal kırıklığıdır. Üniversite sınavlarında, şans faktörünün oranı %0’a yakındır. Çünkü, arkadaşlarınız işi şansa bırakmıyor. Planlı, programlı bir çalışma yürütüyor.

Planlı çalışma yürüten arkadaşlarınız varken, sizin işi şansa bırakmanız, erkenden havlu atmak olacaktır. 

Planlı çalışma, nereye ve nasıl gideceğinizi mantıklı bir biçimde, önceden kararlaştırmaktır. Öğrencinin geçerli ve verimli bir program hazırlayabilmesi için öncelikle, günlük yaşantısında yer alan olayları ve zaman kaybına yol açan nedenleri belirlemesi zorunludur. 

3- Çalışma Programı Hazırlayın!

Haftalık ders çalışma programı hazırlarken, günlük faaliyetlerinizi, haftanın her günü, için ayrı ayrı gözden geçirmelisiniz. Okula gidiş-dönüş saatleri, çalışma için ayrılacak süre, yemek arası, dinlenme, gezme, TV ve diğer işler için ayrılacak zamanı önceden belirlemelisiniz. Uygulanabilir bir programın hazırlanabilmesi için tüm bu etkinlikleri, gerçekçi bir biçimde planlamanız gerekir.

4- Kaygılanmayın!

Yüksek sınav kaygısı, öğrencinin başarısızlığına yol açan en önemli faktörlerin başında gelmektedir. Araştırmalar, yüksek kaygının özellikle orta zeka düzeyindeki öğrencilerin başarısını daha çok düşürdüğünü göstermektedir.

Yüksek Kaygı=Düşük Başarı;

Düşük Kaygı=Yüksek Başarıdır.

5- Erteleme! Ya da “Yarın çalışırım!"

“Ertelemek” hangi sebepten olursa olsun kötü bir çözüm yoludur. Bir şeyi yapmak için, en iyi ve elverişli zaman “Bugün”dür.Ders çalışmanın, insanın keyfinin yerinde olması veya olmamasıyla bir ilgisi elbette vardır ama, bu ilgi en aza indirgenmek zorundadır. Bu keyfiyetten kurtulmak ve zamanı doğru kullanmak, veriminizi arttırmak için program yapmalısınız ve bu programı yazılı bir hale getirmelisiniz.

Çalışma programı hazırlandıktan sonra, çalışma odanızın görülebilecek bir yerine konularak günlük çalışmalarınızı düzenli olarak kontrol etmelisiniz! İnsan hazırlıksız olduğu durumlarda korkar! Hazırlanması gereken derslerin birikip ağırlaşması, zamanın daralması, sizden beklentilerin artması ve bütün bunların altından nasıl kalkacağınızı bilmemeniz, üzerinizde bir yük oluşturarak sizi bıkkınlık ve karamsarlık noktasına getirebilir.

6- Gümüş günler, altın saatler boş geçmemeli.

Sınava başlangıçta hepimizin eşit olarak sahip olduğu tek şey zamandır.

Sorun; ne kadar zamanımız olduğunda değil, sahip olduğumuz zamanı nasıl kullandığımızdadır.

7- O seni değil, sen onu yönet!

Televizyondan uzak durun. Çünkü televizyon, zaman yiyen en büyük canavardır. Sizi pasifize eder. Düşüncelerinizi köreltir. Evet, televizyon çağdaş bir iletişim aracı. Tümüyle uzak kalmanız, elbette mümkün değil ama, en azından programlarını günlük olarak gözden geçirin, seçici olun. Televizyon sizi değil, siz, televizyonu seçin. Kendinize şunu sorun “Hangisi benim için daha önemli sınavlarda başarılı olmak mı, yoksa televizyondaki program mı?”

8- “Bir gün çalışmamakla bir şey olmaz!”

Diyerek kendince geçerli mazeret yaratan bir öğrencinin bu eğilimi, bir sonraki ders çalışma sırasında, ona karşı olumsuz kullanılmak üzere depo edilir. Hayatınızın denetimi kendi elinizde olmalı! Erteleme; ertelemeyi doğurur. Her gün, amacınız doğrultusunda atacağınız küçük bir adım, yıl sonunda size istediğiniz başarıyı kazandıracaktır.

9- Yüksek sesle okumanın, yüksek faydaları var!

Yüksek sesle okuyun! Okuduğunuzu belleğinizde yüksek sesle tekrarlayın. Okuduğunuzu yazın, özet çıkarın! Çevrenizdeki koşullar şayet yüksek sesle okumamıza olanak vermiyorsa, bu durumda elinize bir kalem ve kağıt alarak, okuduğunuzu yazın veya özet çıkarın. Bu da iyi bir yöntemdir.

10- Akılda kalması için iyi not tutmalısınız!

Not tutma, öğrenmenin en büyük düşmanı olan unutmayı önlemektedir.

Not, ders sırasında tutulduysa, ilk tekrar, tutulan notların gözden geçirilmesi şeklinde olmalıdır.

Daha sonraki tekrarlar, hiçbir yere bakmadan hatırda kalanların, başka bir sayfaya yazılması ve daha sonra esas notlarla karşılaştırılarak eksiklerin giderilmesi şeklinde olmalıdır.

Ders dinleme becerilerini geliştiren öğrenciler, not tutarak ve anlaşılmayan yerleri, anında öğretmene sorarak, derse aktif şekilde katılırlar. 

11- “Aklımı seveyim... Ben çalışmadan da başarılı olurum!”

Bazıları, kendine güvenmekle, hava atmayı birbirine karıştırırlar. Oysa başarının en kolay ve en kısa yolu ÇALIŞMAKTIR.  Başarının  %1 İLHAM;  %99'u çalışmakla olur.


 ÖSS VE STRES

 

    Her yıl Türkiye'de milyonlarca genci ve ailesini etkileyen ÖSS dediğimiz önemli bir yaşam olayı mevcut. Bu yaşam olayı Psikolojik etkileri açısından son derece önemli olmasına karşın bazı yönleri ile çok fazla üzerinde konuşulmayan bir konu. Milyonlarca insanı etkileyen bu olay elbetteki en çok liseyi yeni bitirmiş veya mezuniyetten  çok fazla zaman geçmemiş 16-18 yaş gençleri ilgilendirmektedir. Duygusal ve sosyal olarak en dalgalanmalı yaşam yıllarında gençlerin bir de üniversite ile ilgili olarak stres yaşaması onların psikolojik yönlerini çok olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Görüştüğümüz bütün gençler bizlere bu konudaki yaşadıkları sorunları sıklıkla dile getirmekte ve yaşadıkları olumsuzluklar adına çözüm arayışına gitmektedirler. İsterseniz ÖSS sınavı ve bu sınav süreci   ile ilgili olarak gençlerin yaşadığı bazı olumsuzlukları gözden geçirelim.

 1-) ÖSS sınavı liseden sonraki meslek hayatını belirleyecek olması nedeni ile gençler için ciddi anlamda bir stres kaynağı olmakta ve bu konuda gelecek adına endişelerini artırmaktadır.

 2-) Sınav sistemi nedeni ile gençler tam bir yarış havasına girmekte ,bulundukları  rekabet ortamı gençleri daha da gergin ve huzursuz hale getirerek bu konudaki sıkıntılarını artırmaktadır.

 3-) Okula ek olarak Dershaneye gitmek zorunda kalındığından ve dershane ücretlerinin aşırı pahalı olması dolayısı ile bu konuda aileler o dönem için maddi zorluğa girmekte ve ailelerin çocuklarından beklentilerini artırmaktadır. Bu durum gençler üzerindeki   mevcut başarı beklentisi stresini büyüterek onların bu konudaki çözümsüzlük duygularını çoğaltmaktadır. Ek olarak sınava bağlı performans kaygılarını artırmaktadır.

 4-) Dershaneye gidemeyen gençler çoğunlukla  kendilerini sınava hazırlanma ve kazanma konusunda daha yetersiz ve desteksiz hissetmekte ve bu durum onların çalışma performansını negatif yönde etkilemektedir.

 5-) Bazı aileler çevrenin de etkisi ile sınavı ''olmak yada olmamak'' gibi algılamakta ve ciddi derecede kaygılı davranmakta,  bu kaygı gençlerin ailelerinin gösterdiği gerginlik ve panikten etkilenmelerini sonucunu getirmektedir. Sonuç olarak ailenin sınav konusunda gösterdikleri aşırı kaygı ve panik durumu çocuklarının başarısını artırmak yerine ciddi derecede azaltmaktadır.

 6-) Bazı Okul , Dershane ve Ailelerin aşırı başarı  baskısı bazı gençleri ''yarış atı'' konumuna sokmakta ve onların sınav harici  kendi psikolojik yönlerini ikinci plana atmaktadır.

 7-) Ders çalışma gerekliliği nedeni ile sosyal ilişkileri ve eğlenme zamanları  azalan gençler bu dönemdeki stres durumundan daha fazla etkilenerek , daha tahammülsüz hale gelebilmekte ve psikolojik yönden ciddi gerilim içine girebilmektedir.

 8-) Anne ve babanın yüksek düzeyde  başarı beklentisi ( yani çocuklarının başarabileceğinden daha yüksek bir beklenti) gençlerin sınavı başarmaya yönelik kaygı ve endişelerini çok önemli ölçüde artırmaktadır.

 9-) Sınavı kazanamama durumunda bir çok ailenin çocuğuna iş ve meslek imkanı sağlama açısından zorlanması gerçeği karşısında bir çok gençte sınav sonrası için belirsizlik düşüncesini oluşturmakta ve '' başka alternatif yok '' düşüncesi nedeni ile onların gerilim ve huzursuzluğunu artırmaktadır.

 10-) Kendi istediği meslek haricinde anne baba ve çevrenin istediği meslek seçimine zorlanan gençlerde ciddi derecede ikilem ve bu konuda içsel çatışma oluşmakta ve sınav performansını etkilemektedir.

 11-) Olumsuz sınav sonuçları dolayısı ile beklediğini ve bekleneni elde edemeyen gençlerde suçluluk ve yetersizlik duyguları ile birlikte uzun süre psikolojik zorluklar yaşanabilmektedir.

 12-) Ders çalışma ve sınava hazırlanma sürecinin gittikçe daha uzun hale getirilmesi (hatta  bazı öğrenciler Lise-1 den itibaren sınav için yönlendirilmekte) , onların yorgunluğunu artırarak çalışma performansını azaltmaktadır.

 13-) Uzun süre (genelde sene başından sene sonuna kadar)  ders çalışmak zorunda kalan gençlerde , tahammülsüzlük , çabuk sinirlenme , çabuk yorulma , öğrenme performansının düşmesi , mutsuzluk , anne baba ile çatışmalarda artış , uyku ve yemek düzenlerinde değişiklikler   görülebilmektedir.

 14-) Dershaneye ek olarak okul başarısını da devam ettirmek zorunda olan gençlerin başarılı olma kaygısı daha da artarak sınava bağlı zorlukları artırmaktadır.

 15-) Çalışma motivasyonunu sağlayamayan gençler değişik sıradan bahaneler ile sınava çalışma hızlarını azaltarak başarı hedefini yakalayamamaktadır.

 16-) O döneme ait dalgalanmalı duygu durum , sınava çalışmayan arkadaş çevresi , evde uygun olmayan çalışma ortamları , kolay ulaşılan ve uzun zaman harcanan  kitle iletişim araçları , gençlerin günlük ders çalışma ve öğrenme motivasyonlarını azaltmaktadır.

 17-) Sadece başarı beklentisi olan gencin o döneme ait zorluklarını dikkate almayan , çocuğunu anlamak için gayret göstermeyen ,   olayın sadece tek  yönünü düşünen ve bu aşamada çocuğunu psikolojik olarak yalnız bırakan anne babalar sınav başarısını ve çalışma motivasyonunu olumsuz etkilemektedir.

 18-) Bazı anne babalar tarafından yapılan önemli hatalardan biride çocuğunu daha başarılı olan diğer arkadaşları ve daha önce başarıyı yakalamış farklı kişiler ile sürekli kıyaslayarak çocuklarının başarı kaygılarını ve performans anksiyetelerini artırmalarıdır.

 19-) Artan kaygı ve stres durumu nedeni ile bazı bedensel belirtiler ortaya çıkabilmekte ( baş ağrısı , mide bulantısı , ders çalışmaya başlayınca uyuklama vb) bu belirtiler öğrenme ve ders başarısını olumsuz etkilemektedir.

 20-) Muhtemel kötü sınav sonuçları sonrasında bilinçsizce yapılan yargılama ve eleştiriler öğrencilerin sıkıntılarını artırarak anne baba - genç ilişkilerinin bozulmasına ve sonraki senelerde ki sınav performansının negatif etkilenmesine neden olabilmektedir.

  Unutulmalıdır ki ideal ve psikolojik yönden rahat bir öğrenme ve çalışma ortamı öğrencinin başarısını artıracaktır. Ve her bir genç kendi kapasite ve yeteneğine uygun bir yüksek öğrenim kurumuna girebilecektir. Öğrenmeyi azaltan en önemli negatif etkenlerden birisi o olay ile ilgili yaşanan stres ve kaygı (anksiyete) durumudur. Bu durumda bir kısır döngü oluşmakta , öğrenci aslında rahat bir ortamda öğrenebileceği bir çok şeyi kaygı ve stres ortamında öğrenememekte ve bu başarısızlık onun kaygı durumunu daha da artırmakta ve giderek bu döngü ile öğrenme kabiliyeti azalmaktadır. Yukarıda sıraladığımız kaygı durumunu artıran ve stresi artıran etkenler dolayısı ile peformans kaygısı dediğimiz durumu oluşturmaktadır. Ders çalışma sırasında gösterilen stres ve sınava ait yanlış inanışlar sınav sırasında da kendisini göstermekte ve normalde yapılabilecek sorular sınav sırasında yapılamamaktadır.

 Bütün bunlara ek olarak anne babalara ve bu konu ile ilgili herkese tavsiyemiz ; bu sınav süreci ve sınav sonuçlarının öğrenilme aşaması içinde mümkün olduğunca öğrencilere psikolojik destek sağlayarak , onların bu sıkıntılı dönemlerinde yanlarında olmak ve olumlu yönlendirme ile başarı artışının sağlanması gerekliliğidir.

 Gençlerde olabilecek depresyon  , dikkat eksikliği durumu , anksiyete bozuklukları , o an için etkili psikososyal stres faktörleri , uyum güçlükleri , sosyal çevre ve aile ile ilgili   ilişki sorunları ve bazı psikiyatrik rahatsızlıklar ders ve okul başarısızlığını artırmaktadır. 

Bütün gençlere ve anne babalara stresten uzak ve  başarı dolu bir ÖSS süreci dileriz.

(ÖSS ve Stres bölümü Kırklareli Ram tarafından hazırlanmıştır)

              Bu sitede yayımlanan tüm materyal, kaynak gösterilerek alınabilir.

Önemli not: Sitemiz amatör bir site olup ticari amaç gütmemektedir. Sitemizdeki yazıların bütün hakları yazarlarına ait olup yayımı istenmediği takdirde yayından derhal kaldırılacaktır.

13.07.2002    TARİHİNDE  TRT 2' DEKİ "Internet TV" PROGRAMINDA SİTEMİZ  ÖNERİLMİŞTİR

 

Bu sayfanın son güncelleştirilme tarihi Ocak, 2021

31/12/2020 tarihinden itibaren ziyaretçi sayısı