NELER OLUYOR?
Uşak ilinde ilköğretim müfettişi olarak çalışırken ilköğretim
müfettişleri başkanı ile konuşuyordum. Konuşmamıza tanık olan
bir ilköğretim müfettişi bana dönerek şaka yollu “Sen Alevi
Bektaşiliği bırakmazsan sana daha çok soruşturma gelir”
demişti. Bunun üzerine ben de Yesevilik ve hümanizmin özünü
anlatmak üzere on iki kıtalık “
BİLMİYORSUN” şiirini yazmıştım.
Geçenlerde rehberlik amacı ile ilçenin birinde bir
ilköğretim okuluna gitmiştik. Yedinci sınıf Din Kültürü ve
Ahlak Bilgisi dersine girdim. Dersin sonuna doğru “Hangi
dine inanıyoruz? İslam dinine inananlara ne denir? Mümin kime
denir?" Sorularından sonra MÜNAFIK kime denir sorusunu
sordum. Bu soruları sormaktan amacım öğrencilerin Din Kültürü
ve Ahlak Bilgisi dersi ile ilgili genel konuları ne ölçüde
bildiklerini öğrenip öğretmene rehberlik yapmak idi. İlk üç
soruya öğrencilerden doğru cevaplar aldım ve hoşuma da gitti.
Ancak dördüncü soruya bir öğrencinin verdiği yanıt beni çok
tedirgin etti. “MÜNAFIK kime denir?” soruma karşılık
olarak bir erkek öğrenci cevap olarak aynen “Alevilere
münafık denir” dedi. Öğrenci bunu söylerken üç dört
öğrencinin suç işlemişler gibi yüzünün kızardığını fark ettim.
Öğrendim ki bu çocuklar da Alevi inancına sahipler.
Başımdan geçen bu
olaylardan sonra basına yansıyan iki olaya bakalım.
08/12/2007 tarihli Hürriyet Gazetesi’nin Gündem sayfasında
"Aleviysen
benden çekeceğin var"
demiş başlıklı yazı “İstanbul
İl Milli Eğitim Müdürü Ata Özer, İstanbul'da bir lisede Alevi
öğrenciyi dövdüğü iddia edilen öğretmen Z.Y hakkındaki
soruşturmanın devam ettiğini, soruşturmanın selameti açısından
öğretmenin açığa alındığını bildirdi.
Özer, söz konusu olayın Ramazan ayında meydana
geldiğini hatırlatarak, “Kendisi de Amasyalı olan Z.Y, derste
'İçinizde Amasyalı var mı?' diye sormuş. Bunun üzerine öğrenci
de 'evet' yanıtını vermiş. Öğretmen “Alevi misin?” deyince,
öğrenci de “evet” demiş. Bunun üzerine öğretmen de “Benden
çekeceğin var' demiş. Öğretmenin niçin bunu yaptığını, niye o
sözü söylediğini bilmiyoruz” dedi.
Z.Y hakkında açılan soruşturmanın devam ettiğini
belirten Özer, “Soruşturmanın selameti açısından öğretmen
açığa alındı. Eğitimde eşitlik ilkesi vardır. Buna aykırı
davrananların karşısında oluruz. Hiç kimse memleketine göre
eğitime tabi tutulamaz” diye konuştu.
Ata Özer, öğretmenin B.K adlı öğrenciyi
dövdüğüne ilişkin İl Milli Eğitim Müdürlüğüne aileden bir
şikâyet gelmediğini bildirdi.”
Şeklindedir.
İkinci olay ne yazık ki Doç. Dr. mertebesine
yükselmiş bir eğitimcinin ağzından çıkmış. Yol Haber'in
bildirdiğine göre, "Alevilere
yönelik yüzyıllardır devam eden aşağılama ve iftiralara bir
yenisi daha eklendi. Bu hakaretlerin sonuncusunun sahibi: Doç.
Dr. İbrahim Öztürk adlı bir öğretim üyesi.
İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde ’Uluslararası Ekonomik
Kuruluşlar’ adlı dersin hocası Doç. Dr. İbrahim Öztürk, 18
Mart Salı günü derste ’Benim ailemin düşüncesine göre Alevi
kadınları orospudur’ demesi derste bulunan öğrencileri çileden
çıkarttı.
İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde dışarıdan ders
veren Doç. Dr. İbrahim Öztürk, Marmara Üniversitesi öğretim
üyesi ve Zaman Gazetesi yazarı.”
Bana göre Doç. Dr. İbrahim Öztürk'e Hacı Bektaş Veli'nin
sesi ile cevap vermek yeterli olup başka bir şey söylemeye
gerek bile yoktur.
"Erkek dişi sorulmaz muhabbetin dilinde
Hakkın yarattığı her şey yerli yerinde
Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok
Noksanlık da eksiklik de senin görüşlerinde"
Öte yandan
yukarıdaki örnekler çoğalıp “Eline, Beline, Diline”
sahip olan bir inanca hakaretler arttıkça kardeşin kardeşe
düşman olması kaçınılmaz olup, senaristlerin oyununun da
tutması da kaçınılmaz olur.
Kur’an-ı Kerim’de “İnsanoğlu benim halifemdir” ayetini
iyi anlayıp düşmanın dahi insan olduğunu unutmayarak,
insanoğlunu Kâbe kabul eden, Anadolu ve Rumeli’de güzel
Türkçemizin ve
Anadolu İslam anlayışının
yayılmasına zemin hazırlayan Alevi Bektaşi felsefesi ve
inancına karşı saldırılar son günlerde çokça ortaya çıkmaya
başladı. Buna da bilerek veya bilmeyerek eğitim camiasından
bazı eğitimciler alet olmaktadır.
Yunus Emre'nin bir şiirinde;
“Haram ile hamir tuttu dünyayı
Fesad işler gören hürmetli oldu
Peygamber yerine geçen hocalar
Bu halkın başına zahmetli oldu”
Demektedir.
Acaba ülkesini bırakıp “Gavur illerine gidenler” ( !
) Peygamber yerine geçip Türkiye’de Cumhuriyete sahip
çıkanlara karşı Cihat mı ilan ettiler. Yoksa kendi İslami
anlayışlarını zorla başkalarına dayatmak mı istiyorlar?
Yüce Tanrı Kur’an-ı Kerim’de; “Konuşup anlaşasınız diye
sizi ayrı ayrı ırklardan ve dillerden yarattım” buyurmuyor
mu? Hz Mevlana “Ne olursan ol gel” demiyor mu? Hacı
Bektaş Veli “Düşmanınızın dahi insan olduğunu unutmayınız”
demiyor mu? Dinimizin bu güzel öğretileri unutuldu mu ki
yukarıdaki örnekler ülkemizde yaşanmaya başlandı.
Acaba ülkemizde PKK terörünün yanına aktörlerce yeni bir oyun
mu eklenmek isteniyor? Sivas ve Maraş olayları yeniden
yaşatılmak mı isteniyor? Kardeşi kardeşe düşman etmek mi
isteniyor?
Bana göre, tüm eğitimcilerin toplum öncüleri olarak her
zamankinden daha uyanık olması, Türk milletinin de Atatürk’ün
gençliğe hitabını bir kez daha sindire sindire okuyarak milli
birlik ve beraberlik içinde cumhuriyetimize sahip çıkması
gereklidir.
Eğitimciler olarak, "Din akıldan ibarettir, aklı olmayanın
dini yoktur. Aklını kullanmayanlara pislikler yarattım"
mealindeki ayetlerini de unutmayarak aklımızı başımıza alalım,
aynı milletten kardeşlerin birbirine düşmemesi için uyanık
olalım. Din, dil, renk, mezhep, tarikat ayrımı yapmadan
Anayasa'mızda ve Milli Eğitim Temel Kanunu'nda belirtilen
görevlerimizi yerine getirelim.
Saygılarımla.
22.03.2008
ggurses |