ilim
adamına verilen önem
(Bu yazı
Prof. Dr. Aykut BARKA'nın ölümünden 12 gün önce yazılmıştır)
Çok
tanınan iki insanımız hasta ve doktorlarımız tarafından tedavi
edilmekte. Bunlardan birisi ünlü tiyatro sanatçısı ve şovmen Mehmet Ali
Erbil; diğeri ise kendi alanında otorite olan İstanbul Teknik
Üniversitesi Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr.
Aykut Barka.
Her iki insanımızla ilgili
haberleri basından okuyoruz. Benim dikkatimi çeken ünlü tiyatro
sanatçısı ve şovmen Mehmet Ali Erbil ile ilgili yazılı ve görsel basında
birçok haber çıktığı halde, Marmara depreminde insanlarımızın kurtuluşu
için çabalayan ve çırpınan Prof. Dr. Aykut Barka için bu kadar haber
çıkmaması. Ayrıca sayın Mehmet Ali Erbil için İstanbul dışından bile
insanların, İstanbul'a gelip iyileşmesi için dua ettikleri halde, sayın
Barka için aynı oranda ilgi olmaması. Acaba neden şovmene gösterilen
ilgi, aynı oranda ilim adamlarına gösterilmiyor?
Bu duygularımı belirtirken
sanata ve sanatçıya değer vermediğim şeklinde yanlış bir kanıya
varılmasın. Tam aksine, sanata ve sanatçıya değer vermek gerektiğine
kesinlikle inananlardanım. Atatürk'ün "Efendiler ... Hepiniz mebus
olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz; hattâ cumhurbaşkanı olabilirsiniz;
fakat sanatkâr olamazsınız." sözü ile "Sanatkâr el öpmez;
sanatkarın eli öpülür" sözlerini kendine hedef edenlerdenim.
Toplumumuzda ilim
adamına verilen değeri düşünürken, büyük Türk düşünürü Hacı Bektaş-ı
Veli'nin "İlimden Gidilmeyen Yolun Sonu Karanlıktır" ve "Düşünce
Karanlığına Işık Tutanlara Ne Mutlu" sözleri ile
cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Atatürk'ün "Hayatta en hakiki
mürşit ilimdir" sözü aklıma geldi. Bu sözlerin günümüzde ne
oranda geçerli olduğunu düşündüm. 79 yıllık cumhuriyetimiz süresince
ilime ve ilim adamlarına ne oranda değer verdiğimizi düşündüm. Prof. Dr.
Aykut Barka ile ilgili olarak, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi'nce yapılan iki satırlık ''Prof.
Dr. Aykut Barka, ameliyattan sonraki 12. günündedir. Halen tedavisi
Yoğun Bakım Ünitesi'nde Nöroşirürji, Nöroloji, Anestezi ve Reanimasyon
Anabilim Dalları tarafından sürdürülmektedir. Yoğun Bakım Ünitesi'nde,
her an reanimasyon (yeniden canlandırma) konusunda uzmanlaşmış bir
öğretim üyesi yönetimindeki ekibin, gözetimi altındadır.''
şeklindeki açıklamayı düşündüm. Toplumun çoğunluğunun ilim adamına ve
şovmene verdiği değeri düşündüm. Ve eğitim sistemimizin girdileri olan
insan ile çıktıları olan insanı düşündüm. Tabi bu arada eğitimci olarak
acaba nerede yanlış yapıyoruz ilim adamlarına saygıyı neden veremedik
diye düşündüm. Bunları düşünürken sayın Ahmet ALTAN'ın
"En
korkunç gerçekler söylenmeye değmeyecek kadar basit olan gerçeklerdir"
sözünü hatırladım.
Basit olan gerçeği de sizlerle
paylaşmak istedim. Kendi kendime acaba sayın Barka neden şovmen sayın
Mehmet Ali Erbil kadar ilgi çekmiyor diye düşündüm ve aklıma Prof.Doğan
CÜCELOĞLU'nun “Sıradan bir insan olmaktan uzaklaştıkça,
sıradan insanlar arasında kendinizi yalnız hissedersiniz " sözü
aklıma geldi. Sayın Barka da sıradan insan olmadığına göre uyurken de
yalnız kalmaya mahkumdur herhalde.
Ne
dersiniz...eğitimciler olarak, yalnızlık hissetmemesi için sayın
BARKA'ya sevgi mesajları göndersek iyi olmaz mı?
Toplumumuzun yetiştirdiği
her iki insanımıza da acil şifalar dilerim. 21/01/2002
"ALİMİN UYKUSU CAHİLİN
İBADETİNDEN ÜSTÜNDÜR"
Hacı Bektaş-ı Veli
|