Sayın meslektaşlarım,
Her öğretmenler
günü törenlerinde aklıma;
"Varsın
olmasın rütbem, sandalyem, samur kürküm
Mütevazı yaşarım, müsterih can
veririm.
Çok şükür Tanrı'ma ki
öğretmenim ve Türküm."
dizeleri gelir. Bu dizeler aklıma geldikçe de, şöhret
ve servet vaat etmeyen; en az kazanç getiren ancak insanı en çok
mükâfatlandıran öğretmenlik mesleğini seçtiğime tekrar tekrar
şükrederim. Çünkü dünyada öğretmenlik mesleği kadar yüce ve eşsiz bir
meslek yoktur. Bu nedenle aile olarak (ben, eşim
ve iki kızım) öğretmenlik mesleğini seçtik.
Öğretmenler, tüm toplumlarda insanların öncüleridir.
Toplumların yükselmeleri veya geri kalmaları öğretmenlerin verdikleri
eğitim sayesinde olmaktadır. Türk öğretmeni diğer toplumların öncüleri
olan öğretmenlerden daima önde olmuşlardır ki bu sayede Türkiye
Cumhuriyetinin gelişmesi ve kökleşmesi sağlanmıştır.
Atatürk'ün belirttiği gibi cumhuriyetin istediği
fikri hür, vicdanı hür nesiller Türk öğretmenleri sayesinde yetişmiştir.
Bunun sonucu olarak içinde bulunduğumuz İslam coğrafyasında tek demokrat
ve lâik yönetim bizim ülkemizde mevcuttur.
Netice itibari ile Türk öğretmeni, bu ülkenin manevi
mimarları, cehaletle mücadele eden ana unsurlarıdır.
Değerli meslektaşlarım,
Yakmakta olduğunuz ilim meşalesinin, daha da
parlayarak elden ele gelecek nesillere intikal etmesini dilerken
sözlerimi Hacı Bektaş-ı Veli'nin bir sözü ile bitirmek istiyorum.
"DÜŞÜNCE
KARANLIĞINA IŞIK TUTANLARA NE MUTLU"
|