Lokum deneyi

   TIME dergisinin son sayısında geniş yer ayırdığı EQ teorisinin doğuşu, bundan birkaç yıl önce dört yaşındaki bir grup çocuk üzerinde yapılan “lokum” deneyiyle başladı. Bir araştırmacı teker teker odaya aldığı bir grup çocuğa, “İsterseniz masanın üzerindeki lokumdan bir tane alıp gidebilirsiniz. Ancak ben bir süre dışarı çıkıp geleceğim. Beni beklerseniz iki lokum alma hakkı kazanacaksınız”dedi. Çocuklardan bazıları bir lokum almayı tercih ederken, diğerleri başlarını öne eğerek ikinci lokumu alabilmek için beklediler. Deneyin üzerinden birkaç yıl geçti ve bu çocuklar okula başladılar. Görüldü ki o gün uslu uslu ikinci lokumu bekleyen çocuklar eğitim hayatında diğerlerine göre çok daha başarılı oluyorlar. Ayrıca kendilerine uygulanan testlerde de büyük başarı sağlıyorlar.

   EQ’nun IQ’ dan daha önemli olduğunu savunan grubun başında gelen New Hampshire Üniversitesi uzmanlarından John Mayer ve Yale Üniversitesi psikologlarından Peter Salovey , “Duyguları kontrol edebilmek yaşam düzeyini yükseltmede en önemli etkendir” şeklinde konuşuyorlar. Harward Üniversitesi psikoloji bölümü uzmanlarından ,New York Times gazetesi bilim yazarı Daniel Goleman da Emotional Intelligence (Duygusal Zeka) adlı kitabında EQ’nun yaşamımızdaki yerini ayrıntılarıyla anlattı.

Özellikle EQ

   Goleman, kitabında 20-30 yıllık davranış araştırmalarına dayanarak duyguların zihinde işleniş şeklini dile getiriyor. Ünlü psikologa göre, şirketler eleman seçimi yaparken, insanlar evlilik için eş seçerken, aileler çocuklarını yetiştirirken ve okullarda eğitim sistemi oluşturulurken öncelikli olarak EQ göz önünde bulundurulmalı.

Başarının koşulu

   Uzmanlar duygularına hakim olmayı beceren, yani EQ düzeyi yüksek olan insanların başarısını özetlerken “Bir şirkette işe girerken zeka seviyesi (IQ) daha etkili gözükebilir, ancak işe girdikten sonra yükselmek öncelikli olarak EQ ile ilgilidir” yorumunu yapıyorlar. Evliliklerin ve boşanmaların yarısından fazlasının duygu kontrolüyle bağlantılı olduğunu da ifade ediyorlar.

Duygu kontrolü

   Goleman’a göre mutluluk, endişe, öfke, heyecan, üzüntü gibi duyguların dışa yansımasını kontrol edebilenlerin, toplum içinde insan ilişkilerinin daha düzenli olduğu da inkâr edilemez bir gerçek.

   EQ’yu savunanlar “Biraz endişe düşüncenin bir iş üzerinde yoğunlaşmasını sağlar ve başarı getirir. Aşırı endişe ise her şeyi berbat eder” şeklindeki somut örneği de veriyorlar