Ana Sayfa

Sizin İçin Sayfası

 

 

 

Deneyim Çekilen Acıların Bedelidir  

 

Deneyim, bilginin gerçek kaynağıdır. İnsana iyiyi, doğruyu, güzeli anlatmada ve göstermede en büyük rehberdir. Bir yerde de ömür boyu oluşan olayların kişide bıraktığı öğreti birikimleridir.

“Deneyim, yaşamımızın silinmeyen izleridir.”

İnsanın tüm huyları bu öğreti ve bilgilenmeden geçer. Düşünmek, aklı çalıştırmak demektir. Akıl ise kendisindeki bilgi ve öğreti birikimleri ile başlar.

Öyleyse birşeyin en iyisini, en doğrusunu, en yararlısını; o konuyu en iyi bilen, en çok bilgi birikimi bulunan, öğretilerden yaşamında izler taşıyan, deneyim sahibi kişidir.

Hiçbir şey, hiçbir dogma, hiçbir önyargı deneyimle donatılmış aklın yerini alamaz. Bir başkası söylüyor diye; bir başkası öyle kabul ediyor diye; hiçbir şeyi zorla benimsemek durumunda değiliz.

“Deneyim ve öğretilerle oluşan akıl; insanın en değerli varlığı ve tek rehberidir.”

Kişiyi yücelten de, küçülten de; doğru ya da yanlış etkiler altında kalabilen aklımızdır. Yaradılışımızın, var oluşumuzun, gerçek kendimizi arayıp buluşumuzun anahtarıdır da...

Aslında ahlak bile; insandaki bilgi ve öğretilerin oluşmuş deneyimin iyiliği ve doğruluğu anlayış ürünüdür.

O halde insanî güzelliklerin ölçüsü, kendisindeki birikim halindeki bilgilerin ve öğretilerin, akıl ile olumlu ve uyumlu bir biçimde değerlendirilmesinden geçmektedir.

“İnsan bu dünyaya Tanrı’nın yüklediği saf, temiz ve pürüzsüz duygu ve duyuları ile gelir, ancak kendi birikimleri ile oluşan iyilikler ya da kötülüklerle göçer.”

Deneyim arttıkça bilgi artar, bilgi arttıkça da, insanoğlunun gelişimi bu deneyimlere dayanırsa, kişi o denli çabuk olgunlaşır.

“Deneyim insan yaşantısının tortusudur.”

Kişinin yaşadığı deneyimler, karşılaştığı dertler, çektiği acılar, gelişimi yolunda büyük bir itici güçtür. Gerçi bu düşünce biçimi insanı garip bir sonuca götürmektedir.

Sanki dünya ne kadar kötü, çevremiz ne kadar can sıkıcı ve kötü olursa, insan o kadar çabuk gelişimini tamamlarmış gibi. Öteki taraftan; bir eli balda, bir eli yağda olan, hiçbir güçlükle karşılaşmayan insanların gelişemeyeceği savı da doğru değildir. Aslında yol bu iki aşırılığın ortasından geçmektedir. Ne bile bile çile ve acıya bağımlı olmak, ne de kapalı kapılar arkasında saklanarak, dış dünya ile ilişkileri kopararak yaşamak...   Aslında yaşamın rutin kişisel ve toplumsal dert ve üzüntülerinden kaçmamak ya da en azından bile bile üzerlerine gitmeden savaşım vermek, yaşamı her zaman dolu dolu, tüm gerçekleri ile, acısı ile, tatlısı ile yaşayıp bunları kişiliğimizin deneyim hanesine yazmak en doğru yoldur. Deneyim; acıyı tatmasını öğrenmenin, tatlının zevkine varmanın, hüznü yaşamayı bilmenin, mutluluğu doyumsama öğretisidir

(Hanri Benazus )

              

  Bu sayfa 06.11.2007 20:16:05 Tarihinde Güncelleştirilmiştir