Ana Sayfa

Müfettişler  Sayfası

 

 

 

SAYIŞTAY KARARLARI

Kararın Çeşidi : Genel Kurul Kararı
Kararın Konusu: Personel Mevzuatı ile İlgili Kararlar
Kararın Numarası : 4988/1
Kararın Tarihi : 28.06.2001

KONU
Üniversitelerce yurt dışına gönderilen personelin mecburi hizmet yükümlülüğünden doğan borçlarının tespiti hakkında.
Gereği görüşüldü :
2547 sayılı Kanunun 56'ncı maddesinin (d) fıkrasında, bir milyon liraya kadar (birmilyon lira dahil) bir hakkın veya menfaatin terkinini gerektiren, maddi veya hukuki nedenlerle kovuşturulmasında yüksek mahkeme ve mercilerde incelenmesini istemekte yarar bulunmayan, açılacak veya açılmış olan dava, icra ve benzeri takiplerden vazgeçilmesine veya uygun ödeme kararı koymaya rektör ve üst kuruluşların başkanlarının; birmilyon liradan fazlası için üst kuruluşlarda başkanın, üniversitelerde rektörün önerisi ve Sayıştay Başkanlığının görüşü üzerine Maliye Bakanlığınca karar verileceği hükme bağlanmıştır.
Bu hüküm uyarınca rektörlüklerce görüş istemiyle Sayıştaya iletilen önerilerin çok büyük bir kısmı, üniversitelerce yurt dışına gönderilen personelin mecburi hizmet yükümlülüğünden doğan borçlarının tespitine ve tahsil biçimine ilişkindir. Bu konularda Sayıştayca verilecek görüşler arasında yeknesaklığın sağlanabilmesi ve böylece uygulama birliğini temin edecek müstakar kararlar verilebilmesi maksadıyla, Başkanlıkça Araştırma ve Tasnif Grubuna bir inceleme yaptırılmış, bu Grupça hazırlanan rapor da 2. Daire tarafından değerlendirilerek karara bağlanmıştır.
Bu hususta öncelikle görüşme usulü üzerinde durularak, konuyla ilgili görüşmelerin Araştırma ve Tasnif Grubunca hazırlanan rapordaki sistematiğe paralel biçimde yürütülmesine ve Daire kararında belirtilen hususların da, raporun ilgili bölümleri ile birlikte değerlendirilmesine oybirliği ile karar verildikten sonra aşağıdaki konuların görüşülmesine geçildi.
A) 4160 sayılı Kanunla 657 sayılı Kanuna ilâve edilen ek 34’üncü maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yurt dışına gönderilen Üniversite personelinin, taahhütlerini ihlâl etmeleri halinde, mecburi hizmet yükümlülüklerinden doğan borçlarının tespitinde;
1) Döviz cinsinden yapılan ödemeler için aynı döviz cinsi üzerinden borçlandırma yapılmışsa cezai şart ve faiz hesaplanmasının gerekip gerekmediği:
Yurt dışına gönderilen üniversite personelinin taahhütlerini ihlâl etmeleri halinde, mecburî hizmet yükümlülüklerinden doğan borçlarının tespitinde, öncelikle bu yükümlülüklerin belirlendiği taahhüt senedinde yer alan hükümlerin uygulanması, taahhüt senedinde herhangi bir düzenleme yapılmamışsa, genel hükümlere gidilmesi gerekmektedir.
818 sayılı Borçlar Kanununun 158'inci maddesinde, cezaî şartın, sözleşmenin yerine getirilmemesi veya eksik yerine getirilmesi durumunda ödenmek üzere taraflar arasında sözleşme ile kararlaştırılabileceği belirtilmiştir.
Buna göre, cezaî şart kanundan doğan bir yükümlülük olmayıp ancak sözleşme ile kararlaştırılabileceğinden, taahhüt senedinde bir hüküm bulunmaması halinde cezaî şartın uygulanması mümkün değildir. Ancak bu hususta taahhüt senedinde hüküm varsa, o hükme göre işlem yapılması gerekir.
Öte yandan, döviz cinsinden borçlandırmada faiz uygulanıp uygulanmayacağı konusunda, öncelikle yurt dışına gönderilenlerden alınan taahhüt ve kefalet senedinde belirtilen esaslara göre işlem yapılması, taahhütnamede bu hususa yer verilmediği hallerde de 3095 sayılı Kanunî Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 4/a maddesinde belirtilen "yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı"nın uygulanması gerekmektedir.
Faiz hesabının başlangıç tarihinin ne olacağı hususunda da, taahhüt senedinde bir hüküm yoksa, Devlet Muhasebesi Yönetmeliğinin "Faiz ve Başlangıç Tarihi" başlıklı 115'inci maddesinin 7 numaralı bendinde yer alan ve sözleşmeye dayanan alacakların akdin ihlâl edildiği tarihten itibaren faize tabi olacağını öngören hükmün uygulanması gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, döviz üzerinden yapılan borçlandırmalarda cezaî şart uygulanmaması, ancak taahhüt senedinde bu konuda bir hüküm varsa buna göre işlem yapılması gerektiğine; faizlere ilişkin olarak da esas itibariyle taahhüt senedi hükümlerine uyulması, taahhüt senedinde hüküm yoksa, faiz oranı konusunda 3095 sayılı Kanuna, faizin başlangıç tarihi konusunda Devlet Muhasebesi Yönetmeliğine göre işlem yapılması gerektiğine çoğunlukla,
2) Döviz cinsinden yapılan ödemeler için Türk Lirası üzerinden borçlandırma yapılmışsa hangi tarihteki döviz kurlarının esas alınacağı, faiz hesaplanıp hesaplanmayacağı ve eğer faiz hesaplanacaksa başlangıcının hangi tarih olacağı:
Yurt dışına gönderilen kişilerden alınan taahhüt senetlerinde taahhüdün ihlâli halinde tahsil edilecek alacağın hesabında hangi tarihteki döviz kurunun esas alınacağı hususunda tarafları bağlayıcı özel bir düzenleme mevcutsa bunun uygulanması, mevcut değil ise, Borçlar Kanununun genel hükümleri çerçevesinde borcun tahakkuk ettiği ve muaccel hale geldiği, yani taahhüdün ihlâl edildiği tarihteki carî resmî döviz kurunun esas alınması gerekmektedir.
Döviz cinsinden yapılan ödemeler için Türk Lirası üzerinden yapılan borçlandırmalarda, faiz hesaplanıp hesaplanmayacağı ve eğer faiz hesaplanacaksa başlangıcının hangi tarih olacağı konusunda da yine öncelikle taahhüt senedi hükümleri geçerli olacaktır.
Taahhüt senedinde faiz hesaplaması hakkında bir düzenleme yok ise, 3095 sayılı Kanunun 1'inci maddesinde yer alan “Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa göre faiz ödenmesi gereken hallerde, miktarı sözleşme ile tespit edilmemişse bu ödeme, yıllık, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli kredi işlemlerinde uyguladığı reeskont oranı üzerinden yapılır." hükmünün uygulanması gerekmektedir.
Faiz hesabının başlangıç tarihinin ne olacağı hususunda taahhüt senedinde bir hüküm yok ise, Devlet Muhasebesi Yönetmeliğinin 115'inci maddesinin 7'nci fıkrası uyarınca akdin ihlâl edildiği tarih esas alınacaktır.
Bu itibarla, döviz cinsinden yapılan ödemeler için Türk Lirası üzerinden borçlandırma yapılmışsa, uygulanacak döviz kurunun tespitinde, öncelikle taahhüt senedindeki hükümlere uyulması, bu konuda taahhüt senedinde hüküm bulunmaması halinde, Borçlar Kanununun genel hükümleri çerçevesinde borcun tahakkuk ettiği ve muaccel hale geldiği, yani taahhüdün ihlâl edildiği tarihteki kurun esas alınması; keza faiz oranı ve faizin başlangıç tarihi konusunda taahhüt senedinde hüküm varsa buna göre, yoksa, faiz oranı konusunda 3095 sayılı Kanuna, faizin başlangıç tarihi konusunda da Devlet Muhasebesi Yönetmeliğine göre işlem yapılması gerektiğine oybirliği ile,
3) Yurt içi aylıklarının borç hesabında dikkate alınmasının gerekip gerekmediği:
Yurt dışına gönderilen üniversite personelinin mecburi hizmet yükümlülüğünden doğan borçlarının tespitinde yurt içi aylıkların hesaba dahil edilip edilmeyeceği konusunda mevzuatta açık bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak yurt içi aylıklar, belli bir kadroda bulunmanın karşılığı olup, bu aylıkların yurt dışına gönderilmeyle bir ilgisi yoktur. Diğer bir ifadeyle, yurt içi aylıklar, ilgilinin yurt dışına gönderilmesi dolayısıyla yapılan ödemelerden değildir.
657 sayılı Kanunun 79’uncu maddesinin birinci fıkrasında, yurt dışına gönderilen personelin kadrolarında bırakılacağı, sözleşme ile istihdam edilenlerin sözleşmelerinin devam edeceği, aylık ve her türlü ödemeleri ile sözleşme ücretlerinin kanuni kesintilerinden sonra kalan net tutarının % 60’ını kurumlarından alacakları belirtilmiştir. Bu hükümle, ilgilinin kadrosuyla ilişkisinin devam etmesi ve belli bir nispette yurt içi aylıklarının ödenmesi teminat altına alınmıştır. Aynı şekilde, bu kişilerin kademe ilerlemesi, emeklilik ve diğer bütün haklarının devam edeceği ifade edilmek suretiyle de, yurt dışında bulunulan süre içinde kanunen saklı tutulan diğer haklar belirlenmiştir. Dolayısıyla, maddenin birinci fıkrasında düzenlenen bu hakların, ilgilinin yurt dışına gönderilmesinden kaynaklanan yükümlülüklerle ilişkilendirilmemesi gerekir. Kaldı ki, yurt içi aylıkların borç hesabına dahil edilmesi, söz konusu personelin kıdem ve emeklilik gibi bazı haklarının tespitinde de tereddütlere yol açabilecektir.
Her ne kadar 79’uncu maddenin dördüncü fıkrasında, “Sürelerinin bitiminde görevlerine başlamayanlar çekilmiş sayılırlar. Bu suretle çekilmiş sayılanlar aylık ve yol giderleri de dahil olmak üzere kendilerine kurumlarca yapılmış bulunan bütün masrafları iki kat olarak ödemeye mecburdurlar.” denilmişse de, burada geri ödenmesi öngörülen “aylık” kavramından, yurt dışı aylıkların anlaşılması icabetmektedir.
Diğer taraftan, 657 sayılı Kanunun 80’inci maddesi uyarınca çıkarılan Yetiştirilmek Üzere Yurt Dışına Gönderilecek Devlet Memurları Hakkında Yönetmeliğin 17’nci maddesinde, “Kurumlarınca Devlet memurlarından, Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanmış örneklerine uygun yüklenme senedi ve muteber imzalı kefalet senedi alınır.” hükmü yer almıştır. Bu hükme istinaden Maliye Bakanlığınca hazırlanan ve 20.12.1995 tarih ve 22499 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 531 sıra no.lu Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliği ekinde yer alan “Re’sen Taahhütname ve Kefaletname” örneğinin 6’ncı maddesinde, taahhüdün ihlâli sonucunda geri alınacak ödemeler belirtilirken, “yurt dışı aylık” açıkça sayıldığı halde “yurt içi aylık”tan söz edilmemiştir. Ayrıca, söz konusu taahhütname örneğinin aynı maddesinin başlangıcında “Yukarıda (1. maddede) yazılı sebeple yurt dışında bulunmamdan dolayı” ibaresine yer verilmek suretiyle, taahhüdünü ihlâl eden kişilerden geri alınacak ödemelerin, bu kişilerin yurt dışında bulunmaları nedeniyle yapılmış olan ödemelerle sınırlı tutulması öngörülmüştür. Aynı durum, 1996 Mali Yılı Bütçe Kanununun 62’nci maddesine istinaden hazırlanan 544 sıra no.lu Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliği ekinde yer alan “Re’sen Taahhütname ve Kefaletname” örneği için de geçerlidir.
Ancak 531 ve 544 sıra no.lu Genel Tebliğlerin ekinde yer alan örneklere uygun olarak düzenlenmemiş taahhütnamelerde açıkça yurt içi aylıkların geri alınmasını öngören bir hüküm mevcutsa bu hükmün de uygulanması gerekir.
Bu itibarla yurt dışına gönderilen üniversite personelinin mecburi hizmet yükümlülüğünden doğan borçlarının tespitinde yurt içi aylıklarının hesaba dahil edilmemesi, ancak taahhüt senedinde bu konuda açık bir hüküm varsa buna göre işlem yapılması gerektiğine çoğunlukla,
4) Yol masrafı ve sair ödemelerin borç hesabında dikkate alınmasının gerekip gerekmediği:
Yol masrafı ve sair ödemeler hususunda, öncelikle taahhüt senedindeki hükümlerin uygulanması gerekmektedir. Bu konuda 531 ve 544 sıra no.lu Genel Tebliğlerin ekinde yer alan taahhüt senetlerindeki düzenlemeler örnek olarak verilebilir.
657 sayılı Kanunun 80’inci maddesi uyarınca çıkarılan Yetiştirilmek Üzere Yurt Dışına Gönderilecek Devlet Memurları Hakkında Yönetmeliğin 17’nci maddesi hükmüne istinaden Maliye Bakanlığınca hazırlanan ve 20.12.1995 tarih ve 22499 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 531 sıra no.lu Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliği ekinde yer alan “Re’sen Taahhütname ve Kefaletname” örneğinin 6’ncı maddesinde, ".... yol ve ikamet giderlerini ve bu hususlara ilâve olarak şahsım adına programım içinde veya dışında her ne sebeple ve şartla olursa olsun sarf edilen meblağın iki mislinin, ....." denilmiş olduğundan, bu örneğe uygun taahhütnameler söz konusu ise, yol masrafı ve sair ödemeler konusunda bu hüküm uygulanmalıdır.
1996 Mali Yılı Bütçe Kanununun 62’inci maddesi hükmüne istinaden Maliye Bakanlığınca hazırlanan ve 10.6.1996 tarih ve 22662 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 544 sıra no.lu Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliği ekinde yer alan “Re’sen Taahhütname ve Kefaletname” örneğinin 6’ncı maddesinde de, ".... yol ve ikamet giderlerini ve bu hususlara ilâve olarak şahsım adına programım içinde veya dışında her ne sebeple ve şartla olursa olsun döviz cinsinden sarf edilen meblağın % 50 fazlasıyla birlikte...." denilmiş olup, taahhütnamelerin bu örneğe uygun olarak düzenlendiği durumlarda da bu hüküm uygulanmalıdır.
Diğer taraftan, Türk Lirası ile yapılan yol gideri ve sair ödemeler mevcut ise, 657 sayılı Kanunun 79'uncu maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları uyarınca bunların da iki kat olarak borç hesabında dikkate alınması gerekmektedir.
Bu durumda, yol masrafı ve sair ödemelerle ilgili olarak öncelikle taahhüt senedindeki hükümlerin uygulanması, Türk Lirası ile yapılan yol gideri ve sair ödemeler için 657 sayılı Kanunun 79’uncu maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları gereğince işlem tesis edilmesi gerektiğine oybirliği ile,
5) 2547 sayılı Kanunun 33 ve 39’uncu maddelerine göre yurt dışına gönderilme durumlarının, borçlandırma işlemlerinde farklılığa yol açıp açmayacağı:
2547 sayılı Kanunun 33'üncü maddesinin (a) bendinde lisansüstü eğitim-öğretim amacıyla yurt dışına gönderilmenin esasları belirlenmiş, ancak mecburî hizmet yükümlülükleri ile ilgili bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Aynı Kanunun 62’nci ve 2914 sayılı Kanunun 20'nci maddeleri gereğince, konu hakkında 657 sayılı Kanunun 79 ve 80'inci madde hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
2547 sayılı Kanunun 39'uncu maddesinde ise yurt dışında geçici olarak görevlendirilen personelin hak ve yükümlülükleri bakımdan 657 sayılı Kanunun ilgili hükümlerinin uygulanacağı açıkça belirtilmiştir.
Dolayısıyla 2547 sayılı Kanunun gerek 33 gerekse 39'uncu maddelerine göre yurt dışına gönderilen personel için aynı mevzuat hükümleri uygulanacağından, bu maddelere göre yurt dışına gönderilme durumlarının borçlandırma işlemlerinde bir farklılığa yol açmayacağına çoğunlukla,
6) 657 sayılı Kanunun 79’uncu maddesinin hangi durumlarda ve ne suretle uygulanacağı:
657 sayılı Kanunun 79’uncu maddesinin, yukarıda karara bağlanan hususlar çerçevesinde uygulanması gerektiğine çoğunlukla,
B) 4160 sayılı Kanunla 657 sayılı Kanuna ilâve edilen ek 34'üncü maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yurt dışına gönderilen üniversite personelinin taahhütlerini ihlâl etmeleri halinde mecburî hizmet yükümlülüklerinden doğan borçlarının tespitinde;
1) Döviz cinsinden yapılan ödemelere ilâveten yurt içi aylıklarının, yol masrafı ve sair ödemelerin borç hesabında dikkate alınmasının gerekip gerekmediği:
4160 sayılı Kanunla 657 sayılı Kanuna ilâve edilen ek 34'üncü maddede yurt içi aylıkların ve Türk Lirası cinsinden yapılan masrafların geri ödeneceğine dair bir hüküm bulunmamakta, sadece döviz cinsinden yapılan ödemelerin aynı döviz cinsinden tahsili öngörülmektedir. Dolayısıyla Türk Lirası cinsinden ödenen yurt içi aylıkların bu maddeye göre tahsili mümkün değildir. Her ne kadar ek 34’üncü madde, 657 sayılı Kanunun 79’uncu maddesini yürürlükten kaldırmamışsa da, bu kararın A-3 kısmında da ifade edildiği üzere, 79’uncu maddede sözü edilen “aylık” kavramından, yurt dışı aylıkların anlaşılması icabettiğinden ve esasen yurt içi aylıklar, belli bir kadroda bulunmanının karşılığı olduğundan, bu aylıkların, 79’uncu maddeye göre de geri alınmasına imkân bulunmamaktadır. Ancak yol masrafı ve sair ödemelerin 79’uncu maddenin dördüncü fıkrası uyarınca geri alınması gerekmektedir. Bu itibarla, 4160 sayılı Kanunla 657 sayılı Kanuna ilâve edilen ek 34'üncü maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yurt dışına gönderilen üniversite personelinin mecburî hizmet yükümlülüklerinden doğan borçlarının tespitinde yurt içi aylıklarının hesaba dahil edilmemesi, ancak yol masrafı ve sair ödemelerin dikkate alınması gerektiğine çoğunlukla,
2) Sadece yurt içi aylık ödenmiş ise herhangi bir borçlandırma işlemi yapılıp yapılmayacağı, eğer borçlandırma işlemi yapılacaksa borcun hangi unsurlar dikkate alınarak tespit edileceği, cezaî şart ve faiz uygulanıp uygulanmayacağı:
657 sayılı Kanuna 4160 sayılı Kanunla ilâve edilen ek 34'üncü maddede, ilgili kanunlarına göre; öğrenim yapmak, yetiştirilmek, eğitilmek, bilgilerini artırmak, staj yapmak veya benzeri bir nedenle geçici süreli görevlendirilmek suretiyle, üç ay veya daha fazla süre ile yurt dışına gönderilen kamu personelinin, yurt dışında bulundukları sürenin iki katı kadar mecburi hizmetle yükümlü oldukları ifade edilmiş ve bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde, fiilen döviz olarak yapılmış olan her türlü masrafların aynı döviz cins ve miktarı üzerinden ilgililerden geri alınması öngörülmüştür. Anılan maddede, Türk Lirası cinsinden ödenen yurt içi aylıklar borç hesabına dahil edilecek unsurlar arasında belirtilmemiştir. Aynı madde uyarınca, örneği Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan “Yüklenme Senedi ile Muteber İmzalı Müteselsil Kefalet Senedi”nde de, ilgililerin yükümlülüğü, sadece döviz cinsinden yapılan ödemelerle sınırlı tutulmuştur. Dolayısıyla yurt içi aylıklar için bu madde uyarınca bir borçlandırma işlemi yapılması mümkün değildir.
Diğer taraftan, bu kararın A-3 kısmında da ifade edildiği üzere, 657 sayılı Kanunun 79’uncu maddesinde sözü edilen “aylık” kavramından, yurt dışı aylıkların anlaşılması icabettiğinden, sadece yurt içi aylıkların ödendiği hallerde 79’uncu madde uyarınca da borçlandırma işlemi yapılmasına imkân bulunmamaktadır
Bu itibarla, ilgililere sadece yurt içi aylıkların ödenmiş olması durumunda herhangi bir borçlandırma işlemi yapılmasının mümkün bulunmadığına çoğunlukla,
3) 2547 sayılı Kanunun 33 ve 39'uncu maddelerine göre yurt dışına gönderilme durumlarının borçlandırma işleminde farklılığa yol açıp açmayacağı:
2547 sayılı Kanunun gerek 33 gerekse 39'uncu maddelerine göre yurt dışına gönderilen personelin hak ve yükümlülükleri bakımından 657 sayılı Kanunun ilgili hükümlerinin, yani 657 sayılı Kanuna 4160 sayılı Kanunla ilâve edilen ek 34’üncü madde hükümlerinin uygulanması söz konusu olacaktır. Bu itibarla, 2547 sayılı Kanunun hem 33 hem de 39’uncu maddelerine göre yurt dışına gönderilme durumlarının, personelin borçlandırma işlemlerinde bir farklılığa yol açmayacağına oybirliği ile,
4) 657 sayılı Kanunun 79'uncu maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı:
Konuyla ilgili olarak, bu kararın B-1 bölümünde, 657 sayılı Kanuna 4160 sayılı Kanunla ilâve edilen ek 34'üncü maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılacak borçlandırma işlemlerinde, döviz ödemelerinın yanı sıra, 79’uncu madde uyarınca sadece yol masrafı ve sair giderlerin hesaba dahil edilmesine, yurt içi aylıkların ise dikkate alınmamasına karar verildiğinden, bu hususun yeniden görüşülerek karara bağlanmasına mahal bulunmadığına çoğunlukla,
C) Rektörlüklerce yapılan önerilere esas olan borç hesaplamalarının ilgili mevzuat ve taahhütname hükümlerine uygun olmaması halinde, bu öneriler hakkında Sayıştayca görüş bildirilmesinin mümkün olup olmadığı, görüş bildirilmesi mümkün ise Sayıştayca yeni bir borç tespiti yapılıp yapılamayacağı:
2547 sayılı Kanunun 56'ncı maddesinin (d) fıkrasında, bir milyon liradan fazla bir hakkın veya menfaatin terkinini gerektiren, maddi veya hukuki nedenlerle kovuşturulmasında yüksek mahkeme ve mercilerde incelenmesini istemekte yarar bulunmayan, açılacak veya açılmış olan dava, icra ve benzeri takiplerden vazgeçilmesine veya uygun ödeme kararı koymaya üst kuruluşlarda başkanın, üniversitelerde rektörün önerisi ve Sayıştay Başkanlığının görüşü üzerine Maliye Bakanlığı tarafından karar verileceği hükmü yer almıştır.
Fıkra metninde, malî kolaylık sağlanması için gereken şartlar, bir hakkın veya menfaatin terkininin gerekli hale gelmesi, ya da maddî veya hukukî nedenlerle kovuşturulmasında, yüksek mahkeme ve mercilerde incelenmesini istemekte yarar bulunmaması olarak ifade edilmiş; sağlanacak malî kolaylıklar ise, açılacak veya açılmış olan dava, icra ve benzeri takiplerden vazgeçilmesi veya uygun ödeme kararı koyulması şeklinde belirlenmiştir.
Sayıştaya gelen rektörlük önerilerinin, öncelikle anılan madde hükmü çerçevesinde incelenerek, bu öneriler hakkında Sayıştayca görüş bildirilmesinin mümkün olup olmadığına karar verilmesi ve daha sonra rektörlük önerilerine esas olan borç hesaplamalarının ilgili mevzuat ve taahhütname hükümlerine uygun olup olmadığının ele alınması gerekir.
Buna göre, ilgili mevzuat ve taahhütname hükümlerine uygun olmayan rektörlük önerileri hakkında da taahhütname hükümlerine paralel hesaplama yapılmak koşuluyla Sayıştayca görüş bildirilmesinin mümkün bulunduğuna çoğunlukla,
D) Taahhüt ve kefalet senedine bağlanmamış rektörlük önerileri hakkında Sayıştayca görüş bildirilmesinin mümkün olup olmadığı:
Rektörlük önerilerinin taahhüt ve kefalet senedine bağlanması işleminin belli bir masrafı gerektirmesi ve Sayıştay görüşünün tespitinden sonra değişiklikler olabileceği gibi gerekçelerle taahhüt ve kefalet senedine bağlanmamış rektörlük önerileri hakkında Sayıştay tarafından görüş verilmesinin mümkün bulunduğuna, ancak bu görüşte taahhüt ve kefalet senedi düzenlenmesi lüzumuna mutlaka yer verilmesi gerektiğine oybirliği ile,
E) Rektörlük önerileri hakkında Sayıştayca belli şartların tahakkukuna bağlı olarak uygun görüş verilip verilemeyeceği:
Burada esas olan, borçlunun malî durumu ile ödeme gücünün de dikkate alınarak üniversite alacağının teminat altına alınması ve sürüncemede kalmadan tahsilinin sağlanmasıdır. Bu amaçlar doğrultusunda hazırlanan rektörlük önerileri, Sayıştayca ilgili mevzuat ve taahhütname hükümlerine uygunluk açısından incelenerek olumlu veya olumsuz görüş verilmektedir.
Rektörlük önerileri hakkında, Sayıştay tarafından yapılan incelemede, üniversite alacağının teminat altına alındığına ve tahsilinin sağlanabileceğine, mevcut bilgi ve belgelerin konuyla ilgili bir karara varabilmek için yeterli olduğuna karar verildiği takdirde, ödeme planının esaslı noktalarını değiştirmeyen ve uyarı üzerine düzeltilebilecek hususlar belirtilmek suretiyle olumlu görüş verilmesinin mümkün bulunduğuna oybirliği ile,
F- 1) 657 sayılı Kanunun ek 34'üncü maddesinin yürürlüğe girdiği 5.8.1996 tarihinden önce yurt dışına gönderilip, borçlandırma işlemi 5.8.1996 tarihinden sonra yapılan kişiler için hangi hükümlerin uygulanacağı:
4160 sayılı Kanunla 657 sayılı Kanuna ilâve edilen ek 34’üncü madde, ilgili kanunlarına göre öğrenim yapmak, yetiştirilmek, eğitilmek, bilgilerini artırmak, staj yapmak veya benzeri bir nedenle geçici süreli görevlendirilmek suretiyle üç ay veya daha fazla süre ile yurt dışına gönderilen kamu personelinin mecburi hizmet yükümlülüğünü ve yurt dışı eğitim masraflarının tahsiline ilişkin esasları düzenlemektedir.
2547 sayılı Kanunun ilgili hükümlerine göre aynı amaçlarla yurt dışına gönderilen üniversite personelini de kapsayan bu madde, 4160 sayılı Kanunun Resmî Gazetede yayımlandığı 5.8.1996 tarihinde yürürlüğe girdiğinden, ancak bu tarihten sonra yurt dışına gönderilen personel hakkında uygulanabilecektir. 5.8.1996 tarihinden önce yurt dışına gönderilenlerden, yükümlülüklerini yerine getirmeyenler hakkında ise, o tarihte yürürlükte olan ilgili kanun hükümlerine ve yurt dışına giderken imzaladıkları taahhüt ve kefalet senedinde belirlenen esaslara göre işlem yapılması gerekmektedir.
Nitekim, bahse konu ek 34'üncü maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların açıklandığı ve 12.1.1997 tarih, 22875 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 549 sıra no.lu Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliğinde, ek 34'üncü maddenin yürürlüğe girdiği 5.8.1996 tarihinden itibaren alınan yüklenme senetlerine dayanılarak yapılacak tahsilat işlemlerinde, bu Genel Tebliğde yapılan açıklamalara ve belirlenen esaslara uyulması, bu tarihten önce yurt dışına gönderilenlerden yükümlülüklerini yerine getirmeyenler hakkında ise, kendilerinden alınan yüklenme ve kefalet senedinde belirlenen esaslara göre işlemlerin sonuçlandırılması gerektiği ifade edilmiştir.
Bu nedenle, ek 34'üncü maddenin yürürlüğe girdiği tarih olan 5.8.1996 tarihinden önce yurt dışına gönderilen, ancak mecburî hizmet yükümlülüğünden doğan borçlandırma işlemi 5.8.1996 tarihinden sonra yapılan kişiler için, ek 34’üncü madde hükümlerinin uygulanmaması, kendilerinden alınan taahhüt ve kefalet senedinde belirlenen esaslara göre işlem yapılması gerektiğine çoğunlukla,
2) 657 sayılı Kanunun ek 34'üncü maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yurt dışına gönderilen personelden alınan taahhüt senedi hükümlerine göre yapılan borçlandırmada faizin hesaba dahil edilip edilmeyeceği:
657 sayılı Kanunun ek 34’üncü maddesinde, yurt dışına gönderilen kamu personelinden örneği Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanmış “Yüklenme Senedi ile Muteber İmzalı Müteselsil Kefalet Senedi” alınacağı, personelin mecburî hizmet yükümlülüğünü yerine getirmeden veya tamamlamadan görevden ayrılması, müstafi sayılması ya da bir ceza ile görevine son verilmesi halinde kendileri için kurumlarınca fiilen döviz olarak yapılmış olan her türlü masrafların aynı döviz cins ve miktarı üzerinden borçlandırılacağı, hesaplanan borç miktarının, ilgilinin durumu ve ödettirilecek meblağ dikkate alınarak azami beş yıla kadar taksitlendirilebileceği hükme bağlanmıştır. Aynı maddede ayrıca, borç miktarının ilgili tarafından Türk Lirası ile ödeneceği ve yapılan ödeme miktarının tahsil tarihindeki T.C. Merkez Bankasınca tespit ve ilan edilen efektif satış kuru üzerinden dövize çevrilerek, döviz borcundan mahsup edileceği belirtilmiştir. Ancak, madde metninde faiz alınacağına dair bir hükme yer verilmemiştir.
Ek 34’üncü maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlendiği 549 sıra no.lu Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliği ekinde yer alan “Yurt dışına Gönderilen Kamu Personeline Mahsus Yüklenme Senedi ve Muteber İmzalı Müteselsil Kefalet Senedi” örneğinin 6’ncı maddesi ile de, hesaplanacak borç tutarının, fiili geri ödeme tarihindeki T.C. Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden hesap edilecek Türk Lirası karşılığının nakden ve defaten ya da verilen süre içerisinde ödenmesi öngörülmektedir. Bu yüklenme senedi örneğinde de taksitle ödeme halinde faiz alınacağı konusunda bir hüküm bulunmamaktadır. (1996 Mali Yılı Bütçe Kanununun 62’nci maddesi hükmüne istinaden hazırlanan ve ek 34’üncü maddenin yürürlüğe girdiği 5.8.1996 tarihine kadar geçerli olan 544 sıra no.lu Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliği ekindeki taahhüt senedi örneğinde, yurt dışında döviz olarak sarfolunan miktarın taksitle ödenebileceği, ancak taksitle ödeme halinde faiz uygulanacağı belirtilmiş, faizin başlangıç tarihi ve uygulanacak faiz oranı da ayrı ayrı açıklanmıştır.)
Gerek ek 34’üncü maddede, gerekse bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra, 549 sıra no.lu Genel Tebliğ ekindeki örneğe uygun olarak düzenlenen taahhüt senetlerinde, yurt dışında döviz olarak yapılan ödemelerin taksitle geri alınması halinde faiz öngörülmediğinden, mecburî hizmet yükümlülüğünden doğan borçların hesabında faizin dikkate alınmaması gerekmektedir.
Diğer taraftan, sözleşmede hüküm bulunmaması durumunda, faiz başlangıcı (Devlet Muhasebesi Yönetmeliğinin 115’inci maddesinin 7 no.lu bendine göre) sözleşmenin ihlâl tarihi olduğundan, faiz ancak sözleşme hükümlerinin ihlâl edilmesi halinde uygulanabilecektir. Mecburî hizmet yükümlülüğünden doğan borçların taksitle ödenebilmesi ise sözleşme hükmü gereği olduğundan, sözleşme ihlâli anlamına gelmemektedir.
Bu itibarla, 5.8.1996 tarihinden sonra yurt dışına gönderilen personelin mecburi hizmet yükümlülüğünden doğan borçlarının tespitinde, 657 sayılı Kanunun ek 34’üncü maddesi gereğince faizin hesaba dahil edilmesinin mümkün bulunmadığına, ancak ödeme planı ile taksite bağlanan borç miktarının ödenmemesi halinde faiz alınmasının söz konusu olabileceğine çoğunlukla,
Karar verildi.


 Kararın Çeşidi : 4.Daire Kararı
Kararın Konusu: Personel Mevzuatı ile İlgili Kararlar
Kararın Numarası : 29083
Kararın Tarihi : 19.12.2000
Dışişleri Bakanlığı Merkez Saymanlık Müdürlüğü 1998
Birleşmiş Milletler Nezdinde Türkiye Daimi Temsilcisinin 10.9.1967 doğumlu kızının tedavi giderlerinin bütçeden ödenmesinin mevzuata aykırı olduğuna,

              

  Bu sayfa 22.01.2006 18:27:19 Tarihinde Güncelleştirilmiştir

http://g.gurses.tripod.com