|
EKONOMİ
"Ekonomik
faaliyetlerin önemi: Tarih, milletlerin yükselme ve gerileme
sebeplerini ararken birçok siyasi, askeri, toplumsal
sebepler bulmakta ve saymaktadır. Şüphe yok, bütün bu
sebepler, toplumsal olaylarda etkindirler. Fakat bir
milletin doğrudan doğruya hayatıyla, yükselişiyle,
gerilemesiyle ilgili ve bağlantılı olan, milletin
ekonomisidir. Tarihin ve tecrübenin tespit ettiği ve gerçek,
bizim millî hayatımızda ve millî tarihimizde de tamamen
meydana çıkmıştır. Gerçekten Türk tarihi incelenirse bütün
yükselme ve gerileme sebeplerinin bir ekonomi meselesinden
başka bir şey olmadığı anlaşılır. Tarihimizi dolduran bunca
başarılar, zaferler veyahut mağlubiyetler, çöküşler ve
felaketler, bunların hepsi; meydana geldikleri devirlerdeki
ekonomik durumumuzla ilgili ve bağlantılıdır. Yeni
Türkiye’mizi layık olduğu seviyeye yükseltebilmek için,
mutlaka ekonomimize birinci derecede önem vermek
mecburiyetindeyiz. Çünkü zamanımız tamamen ekonomi
devresinden başka bir şey değildir. Bütün dünyada olduğu
gibi memleketimizde de en başta bulunan önemli işimiz
ekonomidir. Bu işte en yüksek başarıyı sağlamaya çalışmak
çok önemlidir, gereklidir. Bunun için bu işte bütün devlet
teşkilatının, bütün yurttaşların ve hepimizin ciddi
duygularla ilgili olmamız gereği doğaldır. Yeni
devletimizin, yeni hükûmetimizin bütün esasları, bütün
programları ekonomik programlarından çıkmalıdır.
Türkiye'mizi layık olduğu seviyeye yükseltebilmek için,
mutlaka ekonomimize birinci derecede önem vermek
mecburiyetindeyiz... Fakat biz itiraf etmeye mecburuz ki,
ekonomimize gerektiği kadar önem vermemiş bulunuyoruz. Bir
milletin doğrudan doğruya yaşamın gerektirdikleri ile
uğraşamaması, o milletin yaşadığı devirler ve devirleri
tespit eden tarih ile çok ilgilidir. Bu nedenle biz de eğer
uğraşamamış isek, gerçek sebepleri geçirdiğimiz devirlerde
ve özellikle tarihimizde arayabiliriz. Fakat böyle bir
inceleme yaptığımız zaman, maalesef itirafa mecburuz ki, biz
henüz şimdiye kadar gerçek, ilmî, müspet anlamı
Ekonomik
teşkilât, teknik temeller üzerine yerleşerek yükseldikçe,
yurdun verimi çok daha fazla artmış olacaktır. Ancak, bütün
özenimizi vererek vatanın teşkilatlanması hızını artırmak
gerektir.
Ekonomi demek, herşey demektir. Yaşamak için, mutlu olmak için, insan varlığı için ne lazımsa onların hepsi demektir. Tarım demektir, ticaret demektir, çalışma demektir,
her şey
demektir. Hayat demek ekonomi demektir. Yaşayabilmek için
mutlaka tutumlu olmalı.
Türkiye’nin ilk
ve önde gelen fikri politik değildir, ekonomiktir. Biz
tüketimde olduğu kadar üretimde de dünyanın bir parçası
olmayı arzu ediyoruz.
Başarılı
olabilmek için gerçekten memleketin ve milletin ihtiyacına
uygun ana program üzerinde bütün milletin beraberce ve uyum
içinde çalışması lazımdır... Millî Eğitim programlarımız
gibi, devlet daireleri için düşünülecek programlar bile,
ekonomik programlara dayanmaktan kendilerini kurtaramazlar.
Her şeyden önce
hayat ve bağımsızlığımızı sağlamaktan ibaret olan millî
amacımıza erişmekten başka bir şey düşünemeyiz. Bundan
dolayı, bizce önemli olan nokta mali gücümüzün buna yeterli
olup olmayacağıdır.
Yaşamak için
güçlü bir devlet ve her şeyi yapabilmek için esas ekonomi
olunca, bütün görüşlerimizi, bütün çalışmalarımızı bunda
mutlaka başarılı olmakta toplamalıyız. Her çalışma kolunu bu
esas noktaya dayandırmalıyız. Mesela millî eğitim
programımız ne olacaktır? Millî eğitim programımız bu
olacaktır ki, onu takip eden insanlar iyi çiftçi, kunduracı,
fabrikatör, tüccar olacak, iyi uygulayıcı kişi, faydalı
kişi, verimli kişi olacak, bunları öğreten programların,
bunları öğreten memleketlerin ve kurumların tamamı millî
eğitim olacaktır.
Çalışmaya mecbur olduğumuz hususlardan en önemlisi ekonomidir. Çünkü millet yoksul kaldıkça hiçbir şey yapamaz. İlk önce zengin olmalıdır. Çünkü her şeyi yapan paradır. Öncelikle ekonomiye önem vermek lazımdır. Millete verimli ve yararlı elemanlar yetiştirmek ekonominin zorunluluklarındandır. Bunun için de millî eğitime birinci önceliği vereceğiz. Ekonomide faydalı olabilmek için teoriler ve kavramlar ile vakit geçiştirecek zamanımız kalmamıştır. Bir millet ne kadar gelişmiş ve ilerlemiş olursa olsun, yol gösterilmeye, aydınlatılmaya muhtaçtır. Bundan kaçınmak olamaz. Bu yol gösterme ve aydınlatmanın millet içinde daha çok faal ve teşebbüslerinde başarılı olmuş insanlar tarafından yapılması lazımdır. Geçmişte ve hali hazırda olduğu gibi gelecekte de milletimizi refah ve mutluluğa kavuşturacak yollar için rehberlik etmek millî ve vicdanî vazifemizdir. Böyle bir vazifeyi yapabilmek için egemenliğine kıskanç olan bir millet içinde, aynı şekilde düşünür ve din düşünürlerinin birleşmesi gereklidir." M.Kemal ATATÜRK
(Bu yazı Bütün Dünya- Nisan 2001 sayısından alınmıştır)
Bu sayfa 06.11.2007 22:02:09 Tarihinde Güncelleştirilmiştir |