VATAN İÇİN ŞEHİT OLAN YİĞİDİN SON MEKTUBU

       Etimden et koptu anam.Can kuş olup uçtu göklere. Ben istemedim savaşmayı. Canın cana; elin ele ettiğini şeytan kula etmiyor gayrı. Ölüme yanmaz da şu parçalanmış yüreğim, ben yok olduğumda haline acır. Anam, kurban olayım seni Yaradan’a. Bir genç bile vuramadım anam, elim gitmedi namluya kıyamadım bir ananın kuzusuna. O da çocuktu bir zamanlar.. O da oynardı çer çöple.. Anam, edemedim, elim gitmedi cana kıymaya.. Allah’ım bir yürek vermiş ki bana ,alamaz oldu candan canı..

Toprağım anam, ne edersin ben gidince, ne eylersin, nasıl yaşarsın böyle.. Çocukluğumun gül kokulu bacısı.. Anam, gözümü açıp seni görmüşüm, ekmek kokan elini öpmüşüm, delikanlı olup senden ayrı kalmışım... Anam, güzel anam.. Sarıl şimdi şehidinin tabutuna.. Üstümdeki bayrak mertliğin ve vatanımın simgesidir.. Sarıl da koksun senin ve vatanım gibi... Sarıl da sönsün yangının. Anam, bilirim ben yanmayı, aş için, vatan için, senin için.. Her gece bu dağın yamacında bir kez daha basarım mayına.. Bilirim yanmayı, bana kıyanlar benim kadar yansın diye, anam şehit anası olsun diye.. Vatan cana candan yakın olsun diye.. Bir ben değilim ana. 18-20 yaşında binlerce yiğit bebek olmuş özler ana kucağını.. Uyurken tortop olup uyurlar, ana içinde yeşeren ekin gibi.. Gelir zulüm, gelir de şu dağlara bir ana özlemi yeşertir mertliği.. Özledim anacığım, vallaha özledim.. Türk Bayrağı’nı koy da dizine yavrum diye sev emi.. Anam, güzel anam...

                    

ŞEHİT ANASININ AĞITI

 

     Sesini  duyacak  mıyım  küçüğüm... Artık o kadar geç ki bunlar için. Zamanla içimde senin yerine acılar büyüdü, zamanla akıttım göz yaşlarını uğruna. Oysa ilk anda öksüz bir sevda gibi hissettim ayrılığını. Zamanla içimde büyüyen, havaya  karışan ateş gibi beni sahiplenen minicik bedenin hayata bağlayan beni. Kuzum, yavrucağım hani sıcak  bir meltem eser birden, içine doğru süzülüp yakar bedenini onun gibi yokluğun. Onun kadar yakıcı, kimsesiz ve ürkek... Kaç zaman geçti kuzum, kaç zamandır mecnuna fark atar yüreciğim... Kolay mı sensiz bir hayatı sürdürmek? Anayım ben. Etimden et koptu, yüce Allah sana can verdi içimde. Geriye bırakılan mis kokulu bir kaç patik, güleç ve gururlu bir fotoğraf ve yanık ana yüreğim ...

     Kuzum, yiğidim oğul... Hasretin dağlayıp durdu şu anacığının yüreğini... Ülkemin mert çocuğu, hakkım helaldir sana yavrum. Dağların puslu yamaçlarında mayınların gölgesinde sen değildin, yüreğimdi parçalanan. Sen değildin şehidim oğul, şuncacık ana yüreği yok olup gitti alevler arasında... Mezar diye giderim her gün mabedim olmuş mekanına. Hey gidi kara toprak! Barındıramadı seni ana yüreği gibi koynunda.. Etin yok, kemiğin yok, ıssız toprakta kaldın yapayalnız. Kuzum, yerin cennettir bilirim. Namussuzun mekanı izbe cehennemdir. Kuzum, Yaradan’a kurban olduğum  oğul, sen ne zaman delikanlı oldun. Sümüğün akardı sokaklarda koşarken. Sesin gelirdi dışardan. Gelmez oldu, kulaklarım hiç bir sesi duymuyor oğul. Konuşamıyorum, açılmıyor çenem, lâl oldu anacığın. Kendi işini göremez oldu da, halden bilmezlerin elinde kaldı... Şimdi kıpırdamayan ellerim gelsen dokunur muydu ki sana?

      Beni de vurun ey  sütü bozuklar! Elimde olsa bir değil bin evlat doğurur da şehit ederdim vatan uğruna. Ben yeşerttim o yiğidi, emziren bendim, büyüten ben... Canı veren Allah alsın canınızı. Ama kin etmem yine de, ben ne güzel anayım da sizin gibi namussuz doğuracağıma yurdum kadar güzel şehidimi doğurdum.  Yanlışsınız!  Ekini vurdunuz, toprağı değil. Toprakta ekin yine binlerce çıkar. Anayı vurun yavruyu değil.. Beni vurun.. Beni! Benim gibi anaları vurun kahpece, toprağı vurun. Tüm anaları vurun. Vurun ki karşınıza yiğitler çıkamasın....

                                                                             07/02/2007,  Gizem GÜRSES (Bu yazı Hacıbektaş ve Yükseköğretim Kurumlarına Yardım Derneği Dergisi'nin 93. sayısında yayımlanmıştır)                                

Bu sayfadaki yazı izin almadan yayımlanamaz

  Bu sayfa 26.04.2008 09:16:29 Tarihinde Güncelleştirilmiştir