Hacıbektaş Camiinde Verdiği

Cuma Vaazı

( 08.08.1986 CUMA GÜNÜ )

 

Aziz ve muhterem kardeşler;ben bu camide bir din görevlisi olarak kürsüye çıkmadım. Büyük dedem Mehmet Sait Efendi bu Hacıbektaş dergahına otuzuncu Osmanlı Padişahı İkinci Mahmut tarafından görevlendirilmiştir. Büyük dedem bu caminin yapılışında gayret sarf etmiş bu cami içinde namaz kılmış, bu kürsüde vaiz etmiş, sesi bu kubbe içinde dolaşmış helezon yapmıştır. Ben Yakup Gürses, torunlarından biri olarak, büyük dedemin sesine sesimin karışması için; manen, dedemi ruhen memnun edebilir miyim düşüncesi ile ve müftü efendinin müsaadesiyle bu kürsüye çıktım.

Siz muhterem kardeşlerime şöyle seslenirim; Hepimiz iyi biliriz ki İslam dini beş temel şart üzerine kurulmuştur. Bunlardan birincisi Kelime-i Şahadet (Eşhedü Enla İlahe illallah ve Eşhedü Enne Muhammeden Sadühü Resülüllah) Bu Kelime-i Şahadeti söyleyen, Müslüman dır, İslâmiyet’in yüksek şerefine ermiş oluyor, fakat Müslümanlık bununla kafi gelmiyor; namaz var, oruç var, hac var, zekat var.

Namaz üzerinde bir parça durmak isterim. İstanbul’da bir gün din alimlerinden biri Şeyhül İslam ile görüşmek üzere Şeyhül İslam’ın odasına girdiğinde Şeyhül İslam’ın namaz kıldığını gördüğü halde selam verip bir kenara çekilip oturur. Şeyhül İslam namazı kılıp bitirdikten sonra o zata soruyor: sen bir din bilgini bir kimsesin, namaz kılana selam verilmez bilirken ben namaz kılarken bana ne için selam verdin? O zattan aldığı cevap “sen o namazı kılmıyordun ki, evinin kuzey tarafındaki pencerenin kapatılmasıyla meşguldün” Şeyhül İslam namazda iken evinin penceresinin kapatılmasıyla meşgul olduğunu bilen zata saygı gösteriyor.

Cenabı Allah mukaddes kitabımızda “Vay o namaz kılanların haline ki onlar gösteriş yaparlar” demiyor mu? Diğer bir türlü namaz ki tam bir huşu ile bu dünyevi hiçbir şey hâtıra getirmeyerek namaz ki o ancak Hz Ali ve onun gibi evliyalara mahsus olan namaz. Namazda iken Hz Ali’nin bacağındaki demir parçasını çıkarmak için bacağının etini yarıp demiri çıkardıkları halde haberi bile olmamış hiçbir acı bile duymamıştır.

İslamiyet’te üçüncü şart Oruç tutmak olup ağızdan mideye inecek bir şey konmadığı gibi,ele, bele, dile sahip olmak zararlı şeyleri yapmamakla oruç tutmanın efdal olacağını hepimiz iyi biliriz.

İslamiyet’te dördüncü,beşinci şartlar ise hacca gitmek ve zekat vermek oluyor ki bu iki şartı mali durumu müsait olan zenginler yaparlar. Fakir, yoksul olanlar ne hac farizasını ne de zekat farizasını fakirlik nedeniyle İslamiyet’in bu dördüncü ve beşinci şartlarından mahrumdurlar, yok ki zekat versin yok ki hacca gitsin. Yoksulluğun (fakirliğin) iyi bir şey olmadığı (dinimizde de hoş bir şey olmadığı) inancındayım.

ZENGİNLER: Zekat veriyorlar, hacca gidip Cennetten çıktığı inancında olduğumuz mübarek Hacer-ül Esvet’e yüz sürüp,Hz İbrahim’in yaptığı Beytullah’ın (Allah’ın evi) etrafını dolaşıyor, zemzem suyundan içip gömleklerini ıslatıyor,şeytan sözüne uymamak, şeytanı yanına yaklaştırmamak için şeytan taşlıyorlar. Günahlarının af olduğu inancı ile kurban kesiyor, anadan doğmuş gibi günahsız tertemiz oluyorlar.

FAKİRLER: fakirlik (yokluk) nedeni ile bu farizayı yapmaktan mahrumdurlar. Fakirlik nedeni üzerinde azıcık durmak isterim.1-Fakirlikte Allah tarafından kader tali başta gelir. 2-taşınır, taşınmaz hiçbir şeyi olmayan, 3- İhtiyar, çalışamayan fakir, 4- Akar sahibi geliri olmayan fakir,

5-Vücudu sağlam çalışmaz tembel fakir, 6- Vücudu sağlam çalışır,kazandığını lüzumsuz yerlere sarf eden fakir, 7-Cebindeki parayı rakıya, sigaraya veren kimse fakir, 8-Parasını gereksiz yerlere saçıp savuran fakir. Daha.... daha....

İSLAMDA MANEVİ YÖNDEN FAKİRLİK: 1-İçinde kin kibir yok fakir, 2-İçinde gurur,mağrurluk yok fakir, 3-İçinde hasetlik,hasislik yok fakir, 4-Yediği lokmada, giydiği giyside haram olmayan fakir, 5-Yalan söylemeyen hırsızlık etmeyen fakir, 6-Gıybet ,zem etmeyen yok olan fakir, 7-Eline beline diline sahip ol fakir, 8-Zina etmeyen kötü yola gitmeyen fakir vb.

İSLAMİYETTE ZENGİNLİK: 1- Edep haya sahibi zengin, 2- Namus haysiyet sahibi zengin ,

3-Dini bilgi sahibi zengin, 4-Marifetli sanat sahibi zengin, 5-Çalışan tutumlu olan zengin, 6-Takva vera sahibi olan zengin, 7-Akıl zeka sahibi zengin, 8-Hacca giden zengin, 9-Zekat veren zengin ,

10-kazancını hayırlı yerlere sarf eden zengin, 11-Fakire zekat veren zengin, 12-Devlete vergi veren zengin daha...daha....

Aziz kardeşlerim; İslam dini akıl, zeka dini olduğuna göre idraki bir akılla düşünecek olursak fakirliğin, zenginliğin nedenlerini düşünüp incelediğimizde İslamiyet içinde bulundurduğu Müslümanları çalışmaya, tutumlu olmaya, fakirlikten kurtulmaya teşvik ettiğini yol gösterdiğini aklan düşüncemizle anladığımız gibi, Kuran-ı Kerim’de de açıkça emir buyrulduğunu görürüz.

Dilde Kur’an ,kalpte iman zengin ol,

Nefsi hırsı bırak, yok et, fakir ol,

Dilde hadis, tembelliği et hapis,zengin ol,

İsnat iftirayı bırak, yok et, fakir ol,

Yeme haram, söyleme yalan, fakir ol,

Kazancı helal eyle bal ile, zengin ol.

Muhterem cemaat,kısaca camilerden de söylemek isterim. Camiler Müslümanlara İslam’ın ahkamın öğreten dünyanın durumunu duyuran ilahiyat okuludur, işte bu okul bu camilerdir. Hz Peygamber Efendimiz İslamiyet’i getirirken camiyi de beraberinde getirmiştir. Mekke’den Medine’ye hicretinde yolculuk esnasında Kuba köyünde ilk mescidi Medine’de de mescit nebevi ikinci mescidin temeline ilk taşı atmış, duvarının yapımında kerpiç çekmiştir. Yaptığı bu mescitte ilk Cuma namazını kılmış hutbesini okumuştur. Mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerimin Cuma suresinin dokuzuncu ayet-i celile mealinde de “Ey inananlar! Cuma günü namaz için ezan okununca Allah’ı anmaya koşun; alım satımı bırakın;bilesiniz bu sizin için daha iyidir” Araf suresinin otuz birinci ayetinde “ey insan oğulları, her mescide güzel elbiselerinizi giyerek gidin;yiyin için fakat israf etmeyin, çünkü Allah müsrifleri sevmez” ,Nur suresinin otuz altıncı ayetinde de “Allah’ın yüksek tutulmasına ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerde insanlar sabah,akşam onu tesbih ederler” buyurmuyor mu?

Bu Allah’ın gidiniz dediği camiye Allah’ın evi deriz,bu Allah’ın evinde tesbih ederiz. Bu Allah’ın evinde namaz kılarız, bu Allah’ın evinde Mimber’de imam efendinin hutbesini dinleriz.

Bu Allah’ın evinde yalan söylenmez,

Bu Allah’ın evinde kimse zem edilmez,

Bu Allah’ın evinde şakalaşılmaz,

Bu Allah’ın evinde gönül kırılmaz.

Camilerin bir çok faydaları vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

Cami, Hak hakikate kavuşma yeridir,

Cami, olgunlaşma kemale erme yeridir,

Cami, birleşme,beraberlik yeridir,

Cami, kardeşlik,sevgi yeridir,

Cami,Vatan millet sevgi saygı yeridir,

Cami, “güzel ahlak” kazanma yeridir.

Kırklareli şehrinde bulunan Kırk Şehitler Abidesi yanında bulunan cami kapısı üzerindeki kitabede şunlar yazılıdır: Bir vehm’i seraptır şu cihanın nesi varsa,

Aldanma kalan yok kapılma bir sürü hırsa,

Gel beyt’i ilahiye girip girip gafleti terk et,

Faniliği bakilığa bahş eyler ibadet,

Kurbaniyeti idrake çalış ehli kemal ol,

İrfani kemaldir yalnız Hakka giden yol.

Aziz cemaat; Bu camilerin minarelerinden her tarafa yayılan ses “Allah’ın evine geliniz, peygamber efendimizin hadisine geliniz, kötülükten azaptan kurtuluşa geliniz” çağrısı değil mi? Kim bu çağrıya gelmez ki.. bu cami içinde okunan Kur’an-ı Kerimi kim dinlemez ki.. Bu camilerde imam efendiler ne diyor;İslam’a ahkama uyulması gerekiyor diyor, Kur’an a uyulması gerekiyor diyor, tembelliği uyuşukluğu gidermek gerekiyor diyor,çalış kazan diyor, ebedi yere gideceksen azık hazırla diyor, zarar verici olma, faydalı ol demiyor mu, böyle bir camiye gelenlerle gelmeyenler arasında fark yok mu?

Aziz kardeşler; Zaman geçmesiyle,Müslümanların çoğalmasıyla ta.. uzaklara yayılmasıyla türlü türlü hadiselerin meydana gelmesiyle dört büyük mezhep, iki yüzden fazla tarikatlar oluşmuş;hele başkan olmak siyasetini ateşlemesiyle bir çok Müslüman birbirinin öldürmüş,kanlar akıtmıştır, Müslümanlar arasına fitnelik girmiş, ayırımlar olmuştur. Mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim ‘in Nisa suresinin seksen sekizinci ayeti celilesinde mealen “Ey Müslümanlar! Münafıklar hakkında iki fıkra olmanız da niye?” şeklinde emrediyor. Aynı surenin 92.ayetirde ”Bir müminin diğer bir mümini yanlışlık dışında öldürmesi caiz değildir” ; yine aynı surenin 93. Ayeti celile mealinde “Kim bir mümini kasten öldürür,cezası içinde temelli kalacağı cehennemdir,Allah ona gazap etmiş lanetlemiş azap hazırlamıştır” buyurmaktadır.

Aziz kardeşlerim, ne zaman ki Cenabı Zül celalin mukaddes kitabındaki ayet celilelere sımsıkı sarılmadık o zaman şüphe ve zanne düştük. Ve ne zaman ki Resul Ekrem efendimizin,ayetlere uygun hadisi şeriflerini tutmadık, ayrım yaptık işte o zaman İslam dini sarsılmış, zayıflamış fakat asla devrilmemiştir, yıkılmamıştır. Yüksek müştehitlerin içtihatlarını benimseyenlerin çaba sarf etmeleriyle İslamiyet münafıkların elinden kurtarılmıştır. Vakti saadette bile münafıklar münafıklıktan vazgeçmemiş, dini İslam aleyhinde sohbet için yaptıkları binaya “mescit darar” adı verilmiş;bu durum Hz Resule malum olunca yıktırılmıştır.

Aziz ve muhterem kardeşlerim,Cuma suresinin 9. Ayetinde Cuma günü alım ve satımı bırakıp camiye gidilmesini emir eden ayete inanıp camiye gelenlerle gelmeyenler;bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ne yazık onlara ki Cenabı Allah’ın bu emrinden kaçarak,bu Cuma gününde Cenabı Allah’ın çağrısına gelmeyenlere... Yine ne yazık ki bu Cuma namazı vaktinde kahvehanelerde masa başında şakalaşıp oyun oynayanlara. Tövbelerin kabul olacağı, kapıların açık olduğu bu mübarek Cuma gününde meyhanelerde de çekenlere,kumarhanede oyun oynayanlara,ne yazık onlara ki şehvet hırsına kapılıp fahişe kadınlar peşinde dolaşanlara. Ne mutlu daha kırk yaşına gelmemiş gençlerimize ki şeytani hırsa kapılmayıp bu gün bu camiye namaz kılmaya gelmişlerdir. Ne mutlu ki bu gençlerimize meleklerden üstün oldukları hadisi şerifle müjdelenmiştir.

Aziz Cemaat; Cenabı Allah kullarının birlik,beraberlikte bir bütün olmalarını;birbirinden ayrılmamalarını Kur’an Keriminde bildirmiş, Hz Peygamber efendimiz de ümmetinin damarlarına kardeşlik sevgi aşısı yapmış elli beş Müslüman muhacirlerden, elli beş Müslüman ensarilerden birbirine kardeş edinmiş; Hz Ali’yi de kendisine dünya ahret kardeşi edinmiş, kardeşlik bağıyla bağlanmıştır.

İslam dininin sarsılmasından fırsat bulan Avrupalılar bilhassa İngilizler içimize ikilik sokarak bizleri çalışmaktan alıkoyarak uyuşukluğa, tembelliğe fakirliğe düşürmüşler; açlığı, yoksulluğu,fakirliği, zenginlikten üstün gösterme yayınları yaptırmışlardır. O kadar fakir hale gelmiştik ki ölülerimizin kefenlerini, hocalarımızın başının sarığını bile Avrupalılardan satın alıyor; paralarımız Avrupa’ya akıp gidiyordu. Bu durumu gören ünlü şairimiz Namık Kemal şöyle feryat ediyordu:

“Kefen sarık paramız Avrupa’ya gidiyor

Sonra hançer olup bizi helak ediyor”

Muhterem kardeşler; Mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim’in Hud suresinin ll5. Ayet celile mealinde “Allah çalışanların ecrini elbette zayi etmez” Sora suresinin 23.ayet celilesinde mealen “kim güzel bir iş işlerse onun güzelliğini veririz” Rum suresi ayet 44’te “Yararlı iş işleyen kimseler kendileri için bir yer hazırlamış olurlar” aynı surenin 45.ayetinde ”İnanıp yararlı iş işleyenlere lütfundan karşılık verecektir,o doğrusu inkarcıları sevmez” buyurmaktadır.

Aziz kardeşler; Cenabı Allah çalışmayı, güzel iş yapmayı bu ayet celileleriyle emir ettiği gibi bir kimsenin çalışıp kazandığı parayı lüzumsuz yerlere sarf edip ,saçıp savurmasını da yasak etmiştir. Kur’an azim şanın Esra suresinin 27.ayat celile mealinde “saçıp savuranlar şüphesiz şeytanlarla kardeştirler” ; Araf suresinin 31.ayet celile mealinde “Yiyin için israf etmeyin Allah müsrifleri sevmez” buyurmaktadır.

Aziz kardeşlerim; Cenabı Allah ayet kerimeleriyle güzel iş yapmayı; yapılan işten alınan emek bedeli ücreti lüzumsuz yerlere sarf etmeyin demiyor mu? Saçıp savurmayın demiyor mu? İsraf edenleri sevmem demiyor mu? Bir kimse alın teri döküp kazandığını lüzumsuz yerlere saçıp savurursa , Cenabı Allah o kimseyi sevmediği halde o kimse sağlığına zarar verici ömrünü kısaltıcı haram olan rakıya sigaraya veriyorsa cenabı Allah o kimseye ne der acaba... Allah emrini tutmayan Hacca gidiyorsa Haccı kabul olur mu acaba... Zekat veriyorsa zekatı kabul olur mu acaba...

Sevmem diyor Allah israfatı,

İnan Kur’ana eyle hürmeti,

Ye iç israf etme diyor insana,

Araf suresi otuz birinci ayeti.

 Sigara parası masraf zarar değil mi,

Tütün sigarada nikotin zehir değil mi,

Zararı ziyanı düşünmez insan,

İblis sözü tutmuş sersem değil mi?

 Sigara paketinde yazılı,

Diyor,sigara sıhhate zararlı,

Kendi sıhhatini bilmeyen insan,

Bütün insan alemine zararlı.

Aziz ve muhterem kardeşlerim; hele gelir kaynağı olmayan bir kimse içki sigara içerse fakirlikten kurtulabilir mi? Zenginlere kölelik hizmetçilik yapmaktan kurtulabilir mi? Hacca gidebilir mi? Zekat verebilir mi? Cenabı Allah’ın yanında sevgili olabilir mi? Peygamberimiz yanında saygılı olabilir mi?

Avrupalılar mukaddes kitabımız Kur’an Kerim’den aldıkları çalışmayı,tutumlu olmayı üzerlerinde tatbik edip zengin olmuşlar sigara içip israf yapmayı bize getirip bırakmışlar, kendileri zengin olup bizleri köle gibi kapılarında hizmetçi etmişlerdir.

Aziz kardeşlerim; İyi biliriz ki Cumhuriyetten evvel yabancıların siyaset tuzağına düşülmüş, çalışmayıp tutumlu olmayıp çok, pek çok fakir olmuştuk. Hz Ali şöyle demiştir “ Çalışanlar,boş vakit geçirmeye vakit bulamazlar”, bir bilgin zat da şöyle der;

“Derler Salı sallanır,her ahmak böyle sanır,

Git işine var çalış,çalışmayanlar aldanır”

Bir din bilgini de şöyle der; “Yerin altı üstü Cenabı Allah’ın nimetleriyle doludur. Allah’ın en mutlu kulları o nimetlerden istifade eden kimselerdir” İşte Avrupalılar bizlerden çok çalışmışlar, evvelce biz Müslümanların yapması gereken fabrikaları, cihazları evvelce yapmışlar ve “Yerin altındaki ve üstündeki nimetleri sizin için yarattım araştırınız” emrini bizlerden evvel anlayarak yerin altından üstünden istifade etmişlerdir.

Aziz, muhterem kardeşler; 662 yılında yıkılan otuz senelik Arap, İslam cumhuriyeti, 1923 yılında 1261 sene sonra, peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa’nın adını taşıyan Mustafa Kemal Cumhuriyeti demokrasi olarak Türkiye’mize getirmiş,Türk gençliğine emanet etmiş; Osmanlı son zamanlarının uyuşukluğu gitmiş; Türk Müslüman olan bizler Cenabı Allah’ın Kur’an Kerim’inde bildirdiği emirlere uyarak Hz Peygamberin tutum ve davranışlarından örnek alarak sünneti şeriflerine uyarak; bir bütün halinde cumhuriyetin millete verdiği hak ve hürriyetlerle çalıştık, demir yolları yaptık; fabrikalar kurduk; ölülerimizin kefenini,hocalarımızın sarığını yurt dışından alırken, bu gün yurt dışına mal satmaya başladık.

YAŞASIN CUMHURİYET

VAR VE MUTLU OLSUN MİLLET derim, saygılarımla.

08.08.1986 -YAKUP GÜRSES

        

Bu sayfadaki yazı izin almadan yayımlanamaz

  Bu sayfa 03.02.2006 09:57:13 Tarihinde Güncelleştirilmiştir