Sana sevgi bendeki

Saygı mıdır sendeki

Birleşmenin yolu

İnsanlığın gereği.

 

Hak sevgisi içimizdeki

Gönül gözle görünmez ki

Gönüllerde olan sevgi

Her gönülde bulunmaz ki.

 

 

Ne hoş koku güldeki

Tatlı sözdür dildeki

Bu şiiri yazmaya

Kalem kağıt yetmez ki.

 

Akıl fikir baştaki

Noksanlıktır sarhoştaki

Gece karanlıkta görür

Mikyas göz baykuştaki.

 

Sırdır Yakup Gürses’teki

Söylemezse bilinmez ki

Dudağında kilit vardır

Her anahtar açamaz ki

 

Birdir Allah değil iki

Baki Allah kadim bil ki

Bu dünyada kalan kim ki

Döner çarkı devran bu ki.

 

Birdir sayıların ilki

Birden sonra gelir iki

Bir olmazsa olmaz iki

Birdin Allah değil iki.

 

Bir gün ölüm gelir bil ki

Düşünmeyen bunu kim ki

Düşünenler verir bilgi

Düşünmeyen insan mı ki.

 

Kağıt kalem elimizdeki

Tatlı sözdür dilimizdeki

Çalışmayı sever Allah

Dost sevgisi içimizdeki.

 

Derler hırsız kurnaz tilki

Doğru dürüst olan kim ki

Herkesin bir kusuru var

Hırsız kurnaz olmaz kim ki.

 

Yakup Gürses ister der ki

Allah izi verir mi ki

Gelir ecel ölüm o gün

İki - iki sıfır – iki / 2002

 

************************

 

Sütü temiz olmayanı

Baba sulbundan gelmeyeni

Edep haya bilmeyeni

Sevmem diyor Hacıbektaş.

 

Din terbiyesi görmeyeni

Din ne imiş bilmeyeni

Allah’ını sevmeyeni

Sevmem diyor Hacıbektaş.

 

Dışı süslü içi boşu

Aklı gitmiş sarhoşu

Viranede öten baykuşu

Sevmem diyor Hacıbektaş.

 

Sürekli sarhoş olanı

Söyleyen daim yalanı

Kumarda gece kalanı

Sevmem diyor Hacıbektaş.

 

Çalışana dur diyeni

Her dem yiyen haramı

İyiye kötü diyeni

Sevmem diyor Hacıbektaş.

 

Cahili dost edineni

Haramla kirleten bedeni

Fazla israf edeni

Sevmem diyor Hacıbektaş.

 

Fitne ve gıybet edeni

Yanlış yola gideni

Helale haram diyeni

Sevmem diyor Hacıbektaş.

 

Kıyaba laf atanı

Sevmeyen anavatanı

Çalışmayıp ta yatanı

Sevmem diyor Hacıbektaş.

 

Yalan sözle insan kandıranı

Para alıp dolandıranı

Uykuda uyanmayıp kalanı

Sevmem diyor Hacıbektaş.

 

Yakup Gürses oku Kuran’ı

Nice resul gitti hani

Allah’ını bil tanı

Sevsin seni Hacıbektaş.

 

************************

      

Neden yahşi tutar Bektaşi taşı

Vardır her ulunun bir antaş taşı

Kostantin kalesin delen değil mi

Fatih’in attığı o gülle taşı.

 

Taşa taş gibi sarılır Bektaşi

Ehlibeyt için akar gözyaşı

Beytullah duvarında değil mi

Halil İbrahim’in o siyah taşı.

 

Taşın ne olacağın bilir Bektaşi

Taşı taş gibi sert görür Bektaşi

Mescit-i Aksa’da duran değil mi

Süleyman resulün muallak taşı.

 

Kendi değerlendirir bir kişi taşı

Taştan neler olur bilir Bektaşi

Leşker Mervan’ın başını yaran

Ahmet zemcinin o sapan taşı.

 

Taş gibi yürekli olur Bektaşi

Üren köpeklere atandır taşı

Leşker isyanın başına değil mi

Havadan atılan ebabil taşı.

 

Fitne fesatlık eden bir kişi

Yanaşma şeytanlıktır her işi

İsmail Hakka kuran giderken

Şeytan gözü kör eden Hacer’in taşı.

 

Yakup Gürses çok methedersin taşı

Taşların şahıdır Bektaşi’nin taşı

Vitrin süsler ham olgunlaştırır

Ustasına munis Hacıbektaş’ın taşı.

 

 

************************

 

Taşla taşı keser Bektaşi

Korkunç yollardan geçer Bektaşi

Dostu düşmanından seçer Bektaşi

Dost için ağular içer Bektaşi.

 

Dini feraizi bilen Bektaşi

Beş vakit namaz kılan Bektaşi

Okur ta kalpten Kur’an Bektaşi

İçi dışı iman nur olan Bektaşi.

 

Resule en yakın ümmet Bektaşi

İcrasında ehli sünnet Bektaşi

İçi dolu hikmet Bektaşi

Resul dostu ehli sünnet Bektaşi.

 

Taşa taş gibi değer verir Bektaşi

Sıtkı sadıkhane hizmet eder Bektaşi

Sanki canlı bir Kuran’dır Bektaşi

Namazı niyazı bol olan Bektaşi.

 

Yakup Gürses sen de olabilsen Bektaşi

Dini edep ahlaka kavuşandır Bektaşi

Ehli Beyt güruhuna karışandır Bektaşi

Vatan düşmanıyla vuruşandır Bektaşi.

 

Akar suyun göldür durağı

Fen bilgisi yakın eder ırağı

Al kan ay yıldızlı Türk’ün bayrağı

Çalışmanın öğrenmenin yoktur durağı.

 

Kim aklı yok, insan bunağı

Cahille doludur şarap çanağı

Yıkar harap eder köşkü konağı

Zehir saçar ellerinin parmağı.

 

Hayır şer yarası açarsa kargı

Huzuru Çalap’ta yapılır yargı

Haram yarasına hayrattır sargı

Aksın hayrat suyu kapatma argı*.

 

Bal şerbetiyle doldur bardağı

İçtikçe tatlandırır dudağı

Karanlığı aydın eder alim çırağı

Hak nasip ederse cennet durağı.

 

Yok bulutsuz yağmurla sular toprağı

Su verir sulandırır kurağı

Çiçek açar meyve verir yaprağı

Yakup Gürses çalışır yok durağı.

 

 * ark:İçinden su akıtmak için toprağı kazarak yapılan oluk

 

************************

Suyun abu hayattır öldürmez teni

Kalbe yer yapmış sildirmez seni

Yıkılan binan acep yapılır mı ki

Andıkça adın ağladır beni.

 

Senin banine bais bir Veli idi

Veli’nin neslinden ol Ali idi

Suyunla çiçek açar has bahçe gülü idi

Heyhat mahvolup gitin Dede Pınarı.

 

Gördüm ayak altında tarih taşını

Sandım kesmişler dede baba başını

Heyecan geldi döktüm göz yaşımı

Heyhat mahvolup gitin Dede Pınarı.

 

Aslan Çesmesi’nden pay alır idi

Şöhretle dünyaya nam verir idi

Bilim deryasına çok dalar idi

Heyhat mahvolup gitin Dede Pınarı.

 

Üç yüz yıllık tarihi eseri, değeri

Yıktı yok etti cehlin kör keseri

Tarihi eseri yıkan değil mi serseri

Heyhat mahvolup gittin Dede Pınarı.

 

 

************************

 

Has Bahçe’ye akardı

Su içene bakardı

Çiçeğe renk katardı

Suyun Dede Pınarı.

 

Çarşı başında idi

Dört yüz yaşında idi

Tarih taşında idi

Senin Dede Pınarı.

 

Binası revaktı

Suyu berraktı

Mahvoldu kalbi yaktı

Suyun Dede Pınarı.

 

Bülbül nale eder idi

Sümbül lale biter idi

Has Bahçe’ye gider idi

Suyun Dede Pınarı.

 

Bülbül feryat etmez oldu

Sümbül lale bitmez oldu

Has Bahçe’ye gitmez oldu

Suyun Dede Pınarı.

 

Gelin ve kız öperdi

Suyun yüze serperdi

Cümleye perverdi

Suyun Dede Pınarı.

 

Yakup Gürses’in bu yazı

Yusuf için ağlar bazı

Kış gibi geçti yazı

Hakka daim niyazı.

 

************************

 

Has Bahçe’nin malı idi

Bu milletin canı idi

Devrişanın malı idi

Suyun Dede Pınarı.

 

Sedası bilal idi

Badesi zülal idi

İçene şifa idi

Suyun Dede Pınarı.

 

Yol önünden geçerdi

Yolcular suyun içerdi

Güllere libas biçerdi

Suyun Dede Pınarı

 

Genç kızlara aşık idi

Çiçeklere maşuk idi

Yerine yakışık idi

Binan Dere Pınarı.

 

Eseri şahane idi

Eşi yok bir tane idi

Mirası dürdane idi

Binan Dede Pınarı.

 

Yakup Gürses çok suyun içti

Okula okuldan gelip geçti

Seni daim methetti

Senin Dede Pınarı.

 

************************

 

Can kulağıyla duyanlar ilahi sesi

Kabul etmez haramı asla midesi

Aşk ateşiyle aşıkların yanması

Ayrılmışlar kötü yoldan nicesi.

 

Değince kendine aslan pençesi

Kimindir uykusuz geçen gecesi

Muhammet Mustafa esra gecesi

Mahrum olmaz ibadetten nicesi.

 

Hacıbektaş, Atatürk’ün su sesi

Yakup erkek keklik sesi

Vücut bir can kafesi

Mahrum olmaz ibadetten nicesi.

 

Yakup Hacıbektaş bendesi

Var elinde kitap destesi

İçinden gelen bu Hak sesi

Mahrum olmaz ibadetten nicesi.

 

Yakup adı arapcası

Erkek keklik kuşu manası

Allah’a yolculuk esra gecesi

Mahrum olmaz ibadetten nicesi.

 

************************

 

Türk’ün özü Bektaşi

Hak için verir başı

Ehl-i Beyt’e sarılır

Atar münkire taşı.

 

Müslümandır Bektaşi

Elinde hazır taşı

Kim söz atan olursa

Vurur ona sert taşı.

 

Bak bellidir Bektaşi

Göğsünde teslim taşı

Nüfuz ederse taşa

Altın eder ham taşı.

 

Severiz biz Bektaşi

Takınır teslim taşı

Durur kapıda daha

Soyduğu hıyar taşı.

 

Yakup Gürses yonttu taşı

Geçti sekseni yaşı

Yer yedirir helal aşı

Bektaşi olan taşır taşı.

 

Bu sayfadaki şiir izin almadan yayımlanamaz

  Bu sayfa 27.01.2006 18:07:50 Tarihinde Güncelleştirilmiştir